Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

55 syf.
4/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Üzülerek söylüyorum ki bu kitap tam bir hayal kırıklığıydı. Yine günümüzde abartılmış, süslemiş püslenmiş ve parlak, kocaman bir balon haline getirilmiş bir kitap bu kitap. Ben bu eserle başta, ikinci kitabını yani "Ermişin Bahçesi"ni okuyarak tanışmıştım ve itiraf etmeliyim ki o zaman da sevmemiştim fakat benim kusurum, ikinci kitabı okuduğum bir için bir şey anlamadım yoksa severdim, dedim kendi kendime. Ama olay hiç de öyle değilmiş. Belki bu dediklerimden, kendi özgür görüşlerimden dolayı linç yiyeceğim fakat çok da umrumda değil. Öncelikle kitap, bana göre, tamamen kişisel gelişim kitabı gibiydi ve sürekli gereksiz bir tasavvuf vardı. Zaten tasavvuf kitapları okumasını pek sevmem ve belki de bu kitabı beğenmememin diğer bir sebebi de budur. Fakat asıl sebebi, kitapta bana göre çok yanlış olduğunu düşündüğüm nasihatler var ki zaten kitap saçma bir kurgu üzerine nasihatler verilmesiyle oluşmuş. Bu nasihatlere daha sonra değineceğim, önce genel olarak eleştiri yapacağım. Kitabın baş karakteri El Mustafa, aşırı tanrılaştırılıyor. Ve ayrıca şunu söylemeliyim ki ben, umarım sadece böyle düşünen ben değilimdir, El Mustafa'nın hayalî bir figür mü yoksa peygamber mi olduğunu tam anlayamadım. Evet, belki bazıları kitabın adında da söylüyor ya, diyebilir fakat bana göre bu "ermiş" lakabı eserin içindeki karaktere karşı gösterilen saygı ve tanrılaştırılma karşısında çok daha sade kalıyor. Kısacası bu karakterden ve onun tanrılaştırılmasından çok hoşlanmadım. Ayrıca konu bana göre hiç güzel değildi. Zaten çok baştan sağma anlatılmıştı. Orphalese kenti iyi betimlenmişti ve sadece birkaç defa adı geçti. Ve Orphalese halkını da şahsen hiç sevmedim. Sanki herkes cahilmiş ve muhtaçmış gibi anlatılmıştı. Bana göre kitaptaki diğer bir eksi El Mitra adlı karakterin kitap boyunca sadece iki defa, bir başlangıçta ve bir de sonda geçmesi, çok anlamsızdı. Ayrıca onun kim olduğunu ve neden bu kadar El Mustafa ile ilişkili olduğunu da anlamadım. Nasihatlere gelince, içinde gerçekten güzel ve haklı dediklerim de vardı fakat ne yazıktır ki bunlar azdı. Mesela "Çocuklara Dair" bölümünü beğendim. Özellikle çocukların da bir birey, bir insan oldukları ve her şeyi anlayabildiklerini vurgulaması güzeldi. "Konuşmaya Dair" bölümünü de beğendim. O bölümde de yazarın, hakikatin değişiklik gösterebileceğini, düşüncelerin öznel olduğunu ve her insanın farklı düşünebileceğini, düşüncelerin ne kadar çabalanırsa çabalansın tamamen aktarılamayacağını ve konuşmalarda, ilişkilerde düşüncelerin sadece yarısının dışa vurulduğunu yazması benim için güzeldi. Fakat "Suç ve Cezaya Dair", "Acıya Dair", "Duaya Dair" gibi bölümleri gerçekten beğenmedim. Şahsen çok fazla yanlış ve acımasız nasihatler, düşünceler yazıyordu. Örnek olarak; "Öldürülenin hiç sorumluluğu yok değildir öldürülmesinde, soyulanın hiç suçu yok değildir soyulmasında." "Dürüst ve adil olan azade değildir kötünün ettiklerinden. Püripak olana bulamamış değildir mücrimin pisliği. Evet, suçlu mağdurun kurbanıdır çoğunlukla." "Daha da büyük bir çoğunlukla, suçtan ve suçlanmadan azade olanların yükünü taşır mahkumlar. Haklıyı haksızdan ayıramazsınız." "Eğer varsa aranızda sadakatsiz kadını yargılayacak olan, kocasının yüreğini de tartsın terazide ve ruhunu ölçülerle vursun ölçüye. İnciteni kınayacak olan varsa, incinenin de ruhuna baksın." "Eyleyişinde düzenbaz ve zalim olanı nasıl mahkûm edersiniz, aynı zamanda incinmiş ve haksızlığa uğramış ise?" Bu yazdıklarımı gösterebilirim size. Bana göre bu sözde nasihatler son derece yanlış düşünceler sonucunda oluşmuştur. Kısacası kitap tamamen bir balon kitaptı benim için. Yine günümüzde, edebiyat nedir bilmeyen insanlar tarafından yüceltilmiş ve şişirilmiştir. Ve doğrusu bu kadar övülmeye ve gündemde olmasıyla beni gerçekten meraklandırmıştı ve hatta bu güne kadar okumadığım için kendinden bile utanmıştım. Fakat tamamen bir hayal kırıklığıydı. Ama zaman kaybı değildi, yanlış anlaşılmasın, bazen böyle kitapları yani sevmediğiniz türden ya da kötü yazılmış, fark etmez, size iyi gelir. Bir şeyler katar ve kendinizi daha iyi tanımanızı, sevdiklerinizi ve sevmediklerinizi daha iyi ayırt etmenizi sağlar. Şunu da söyleyeyim ki bu kitap benim yazardan yani Halil Cibran'dan okuduğum ilk kitaptı. Ve önyargılı bi insan olmamak için ve olan önyargılarımı da kırmak için yazarın, daha sonra romanlarını okumayı düşünüyorum. Belki o türde daha iyi yazılar yazmıştır, daha iyi eserler ortaya koymuştur ya da şahsen ben daha çok severim kendisini, bilemem. Ayrıca çok tasavvuf ve felsefe -daha doğrusu felsefe okurum fakat her filozofun görüşleri ve teorileri farklı olduğundan ve ben de her birini okuyup takip edemediğimden olsa gerek bu yazarı anlayamamış olabilirim- okumadığımdan da bu kitabı sevmemiş ya da anlamamış, nasıl beni eleştirmek isterseniz, olabilirim. Belki de yazar-filozof ve onun felsefesi ban ağır da gelmiş ve bu yüzden de kitabı beğenmemiş olabilirim, bilmiyorum. Ama şundan eminim Halil Cibran -sadece bu kitabını okuduğum ve sevmediğim için böyle bir çıkarım yapıyorum, belki daha sonra fikrim değişebilir- gerçekten yetenekli bir ressam. Çizimleri çok güzel ve yanılmıyorsam Rönesans'dan etkilenmiş ya da o dönemde çizmiş. Bence, yine bence diyorum ki bunu çok kullandığımın da farkındayım ama bazıları yersiz yere kabalık edebilir, ressamlığı yazarlığından daha iyi ve üretken. (Ki bunları hem yazar hem de çizer olarak söylüyorum.) Resim alanındaki eserlerine bir göz atmanızı öneririm. gibrankhalilgibran.org/PhotoGallery
Ermiş
ErmişHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202370,3bin okunma
·
136 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.