Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

En kanlı Muharebe 2.Dünya savaşı
Dünyanın bugüne kadar gördüğü en kanlı savaş hangisi diye sorsalar hiç tereddüt etmeden 2. dünya savaşı olduğunu söylerim. bilindiği üzere 1. dünya savaşı sanayileşen ülkelerin ham madde elde etmek için birbirleriyle rekabeti üzerine patlak vermişti. savaşın ortaya çıkmasında etkin bir diğer sebep ise Fransız ihtilalinden milliyetçilik akımının etkisiyle bir çok milletin kendi bağımsızlıkları için özgürlük mücadelelerine girişmeleriydi. 1. dünya savaşı öncesinde imparatorluklar ve hanedanlıklar söz konusuydu. savaş bitiminde artık bu koca İmparatorluklardan eser kalmamıştır. Almanlar savaşı çıkarmakla suçlanıp, topraklarının bir bölümünü kaybetmiş, yüklü miktarda savaş tazminatı ödemeye mecbur bırakılmışlardı. ordularına el konulan silah üretim kapasitesi düşürülen Almanların milli gururları incinmişti. tarihte büyük buhran olarak adlandırılan ekonomik krizin de etkisiyle Almanya çalkalanıyordu. bu şartlar altında Avusturyalı Adolf ön plana çıktı. aslına bakılırsa normal siyasi şartlar altında böyle faşist düşünceleri olan bir kimsenin iktidara gelmesi mümkün değil ancak ve ancak anarşinin baş gösterdiği oluşumlarda böyle bir durumdan söz edilebilir ki, Almanya'da böyle bir siyasi çalkantının içindedir. sözleri milli gururları incinen Almanları öyle derinden etkiler ki, artık hem alman ulusu hem de hitler kendisine bir hedef seçebilmiştir. 1. dünya harbinin ardından dünyada yükselen milliyetçilik ve sosyalizm akımı bölge ülkelerinde olduğu gibi Almanya'yı da derinden etkilemekteydi. hitlerin sosyalizm karşıtı olduğunu biliyoruz. Hatta hitler Rusya da gerçekleşen kızıl devrimi Yahudilere bağlamaktadır. Yahudilerin aynı planı Almanya da gerçekleştirmek istediğini düşünmektedir. Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde iyi konumlarda çalışıp hayatlarını sürdüren Yahudiler Alman halkının da dikkatini çekmektedir. yüksek konumlardan atılan Yahudilerin yerine saf kan Almanların getirilmesi, dükkan ve işletmelerin Yahudilerin ellerinden alınıp alman halkına verilmesi halk tarafından da memnuniyetle karşılanmaktaydı. bu şartlar altında hitler halkın da desteğini alarak Almanya da o günün şartlarında demokrasiyi bitirmişti. hitler ilk olarak Avrupa ve dünyasının içerisinde bulunduğu ekonomik dar boğazdan faydalanarak 1. dünya harbinin Almanya için zor şartlarından teker teker kurtulur. özünde Avusturyalı olan hitler memleketinde çok güzel bir şekilde karşılanır. bütün bunlar yaşanırken dünyanın bir tepki vermemesi sonrasında bütün bu acıların yaşanmasına sebebiyet verecektir. ilk başlarda Yahudilere yapılan baskılar Amerika'daki Yahudi derneklerinin dikkatini çekmişti. Amerika da alman mallarına boykot kararı da alınmıştı. hitler İngiltere ile saldırmazlık anlaşması yapmıştı. kimse alman yanın bir savaşa kalkışacağını düşünmüyordu. bütün bunlar hitlerin savaşa rahat bir bicimde savaşa hazırlandı ve en sonunda Polonya'yı işgal etmesiyle 2. dünya harbi başlamıştı. bu dönemde Almanya Sovyetler ile de bir saldırmazlık anlaşması yapmıştı. İngiltere de Churchill iş başına gelmiş Amerika'nın başında Roosevelt Sovyetler de ise Stalin iş başındaydı. Almanya en coğrafya gereği en uygun noktadan Belçika ve Hollanda'yı işgal etti. bunun üzerine İngiltere ve Fransa'nın eteklerinde ziller çalmaya başlamıştı. Hedef Fransa'ydı. Fransızlar Almanların bir ani bir saldırıya cesaret edebileceğini düşünmezler ancak bunu bilen almanlar ani bir saldırı planıyla Fransa'ya girerler. bu ani saldırılara Almanca da Blitzkrieg denir. Bliztkrieg Almanların hiç beklenmedik anda ani bir atakla saldırarak hedef bölgeyi işgal etmesine verilen ad tır. Berlin de icat edilen Pervitin adlı, Metamfitamin bazlı bu ilaç sayesinde almanlar Fransa da 3 gün 3 gece üst üste savaşır. neye karşı savaştığını anlayamadan Fransızlar geri çekilmek zorunda kalırlar. artık Fransa'nın kapıları Almanlara sonuna kadar açıktır. artık batıda yıkılması gereken tek bir kuvvet kalmıştır ki bu kuvvet Fransa'ya benzemeyecek birleşik krallıktır. Birinci dünya harbi kara savaşıdır 2. dünya harbi ise göklerin savaşıdır ve savaşın kaderini hava kuvvetleri ve hava şartları belirleyecektir. İngiltere nin savaşa dahil olmasından sonra Almanların meşhur namı değer Luftwaffe ile İngiliz kraliyet hava donanması arasında amansız bir yarış başlar. Luftwaffe nin başında eski bir pilot ve Nazi ileri gelenlerinden Herrmann Goring vardır. hitlerin en güvendiği komutanlarından biridir. kibirli bir kişiliği olan Goring kendisini sürekli başarılı göstermeyi ve olayları abartmayı çok sever. Madem Almanya İngiltere ile bir savaştadır o zaman Luftwaffe üzerine düşeni yapacak ve İngiliz kıyı şeridini vuracaktır. hitler Londra'nın hedef alınmasını istemez. her ne kadar hitler acımasız bir lider olsa da sanata ve tarihi yapılara zarar vermek istemez. ancak bazı pilotların yanlış hedef seçmeleri sonucu Londra'nın bazı dış mahalleri vurulur bunun üzerine İngiliz hava donanması karşı atağa geçer ve Berlin i hedef alır. Goring hitlere Londra'nın vurulduğundan bahsetmemiştir ve sonucunda Berlinin vurulmasını bir alçaklık olarak gören hitler Londra'nın vurulmasını onaylar. Luftwaffe geniş uçak ağı ile İngiliz hava kuvvetlerinin çok daha ötesindedir. Ancak İngilizler hava da uzmandırlar. az uçakla çok uçağa karşı büyük başarılar elde etmişlerdir. İngiliz halkının morali alınan başarılı sonuçlarla daha da artmış ve donanma yeni uçaklar üretebilsin diye para toplamaya başlamıştı. İngilizler bu dönemde Spitfire isminde bir avcı uçağı icat ederler ve bu uçak ile bir çok alman uçağını düşürme fırsatı bulurlar. Ancak alman uçakları göklerde hala üstündür ve muharebelerin bir çoğunu kazanmaktaydılar. biraz da pasifiğe gözlerimizi çevirelim ve orada savaş ne yönde ilerliyor ona bakalım. Almanların kapıldığı kibir hastalığına Japonların da kapıldığını söylemek mümkün. Japonlar bölgede kendilerini üstün görmekteydiler. Nasıl Almanlar kendilerini yüceltirken diğer topluluklara özellikle de doğu toplumlarına Untermenschen (aşağı insan) adını taktılarsa Japonlarda diğer toplumları alt toplumlar olarak görüyorlardı. kendi beden ve renklerini diğer asya ve batı toplumlarına karşı üstün tutuyorlardı. bunda malesef başta Amerika birleşikleri olmak üzere batının da etkisi vardır. Amerika da Japonlar Asyalı, bir nevi gelişmemiş insan olarak görülüyor, aşağılanıyorlardı. Japonya bir ada ülkesidir ve binlerce adadan oluşur. Japon inancına göre Japonya tanrının göz yaşından oluşmaktaydı. büyük bir kültür ve geleneğe sahiptirler. ancak burada önemli bir nokta karşımıza çıkıyor. imparatoru tanrının evladı olarak bu dönemde görmeye başlıyorlar. tarihlerinde böyle bir gelenek yok. ilk defa bu dönemde böyle bir inanca kapılmaları, bize avrupada hitlerin nasıl başa geçtiğini ve alman ulusuna nasıl önderlik ettiğine dair ipucu veriyor. hitler nasıl kendi ülkesinde göklere çıkarılıyorsa burada da japon imparatoru kutsallaştırılıyor. aslına bakılırsa japon halkı ülkesine bağlı, mütevazı bir yaşam süren, büyük bir geçmişe sahip bir topluluk. Ancak savaşa karar verilmişse, liderler ne derse onları sorgulayan bir halk değil maalesef. Japonya çini işgal eder. çini işgal etmek istemesinin sebebi, ham madde ihtiyacını karşılamak. yakıt ve enerji için dışa bağımlı bir ülke olan Japonya o yüzden genişlemek ve enerji kaynaklarını elde etmek istiyor. pasifikte kendisine rakip olabilecek tek bir ülke var o da Amerika birleşik devletleri. Amerika'nın pasifikteki en büyük donanması. Japonlar eğer bu donanmayı yok edebilirlerse Amerika'nın kendisine bir tehdit olmaktan çıkacağına inanıyorlar. Amerikan istihbaratı Japonya'nın böyle büyük ölçekli bir saldırıya kalkışamayacağına pek ihtimal vermez. Amerikan donanması ise her zamanki gibidir. Amerikalılar özü gereği rahat bir yaşam felsefesini benimseyen insanlardır. bu durum donanmada da söz konusudur. mesaisini bitirenler çıkışta kafelere bira içmeye, sinemaya ya da yemek yemeğe giderler. o yüzden Japonlar Amerikalıları küçümser ve disiplinsiz oldukları için karşılarında diremeyeceklerini düşünürler. Japonlar aşırı disiplin yanlı insanlardır müttefiki almanlar gibi. Pearl Harbour üstüne başarılı bir operasyon düzenlerler, böyle bir saldırıya hazırlıksız yakalanan Amerikan donanmasının neredeyse tamamına yakını hasar alır ve büyük kayıplar verirler. işte pasifikte Amerika savaşa bu şartlarda girmiş bulunmaktadır. şimdi gidelim Avrupa da doğu cephesine. başlarda yazmıştım Almanya ile Rusya arasında karşılıklı saldırmazlık antlaşması imzalanmıştı. batıda kendini güvenceye alan hitler gözünü doğuya dikmişti. Rusları zaten alt insan olarak görüyor ve bu bölgenin ham madde kaynaklarına göz dikmişti. Rusya savaş ilan ederek ilerlemeye başladı. doğu cephesinin komutanı Erich von Manstein dir. Manstein karşılıklı (yakın temas) savaş taktiğini sevmez. onun için önemli olan uzaktan savaşmaktır. tankları uzaktan düşman birliklerini vuracak, zayıflayan düşman birliklerini ise piyadeler süpürecektir. savaş taktiği budur. Manstein bu şekilde büyük ilerleme sağlar. Rus topraklarında ilerledikçe işgal ettikleri topraklarda bir çok insanı katlederler. çocukları, kadınları ve sivilleri katletmeleri Ruslarda şok etkisi yaratır. Bu katliamlar Rus halkını daha da hırslandırır Almanlara karşı asla pes etmezler. kadınlar kızıl orduda görev alırlar erkeklerle beraber cephede omuz omuza savaşırlar. Bunu gören almanlar şaşırırlar. Alman askerler hiçbir alman kadının savaşta çarpıştığını görmemiştir. burada gördükleri durum çok farklıdır ve etkilenirler. Almanların ilerlemesi durmaz. almanlar artık Moskova'ya girmek için gün saymaktadırlar. burada kritik bir nokta var. karar vermek zorundalar ya Moskova ya geçecekler yada güneye inecekler burada hitlerinde emriyle bölüğü ikiye ayırmak durumunda kalıyorlar bir bölük güneye inerken diğer bölük Moskova yolunda Stalingrad a girmek durumundadır. güneye inmek istemelerinin sebebi Bakü petrolünü ele geçirmek istemeleridir. Almanların yakıta ihtiyaçları var ve ihtiyaç için güneye inmek zorundalar. Stalingrad muharebesi 2. dünya harbinin en önemli muharebelerinden bir tanesidir. hatta savaşın dönüm noktasıdır. Stalingrad coğrafi konum olarak Ural dağlarının hemen önünde yer alır eğer almanlar bu Volgograd (Stalingrad) geçerlerse Moskova'ya kadar rahat bir şekilde ilerleyebileceklerdir. o yüzden Sovyetler açısından bu şehir geçilmemelidir. Volgograd şehrinin bir diğer ismi Stalingrad dır. Sovyetler lideri stanli nin ismini taşıması, Ruslar için bir onur mücadelesine girişmelerinin de sebebidir. Stalin ne pahasına olursa olsun son adama kadar savaşılmasını emreder. eğer savaştan kaçan olursa kendi askerleri tarafından infaz edilecektir. Volgograd şehri Kafkasların en güzel, modern ve görülmeye değer şehirlerindendir. sahip olduğu sanat ve tarih ile sakinlerine entelektüel bir yaşam sunar. general Paulus komutasındaki miğfer kuvvetleri uzaktan topçu atışına başlar. uzunca bir süre şehir bu topcu atışına dayanır. teslim olmayı asla kabul etmez. bunun üzerine Luftwaffe devreye girer alman hava kuvvetlerinin de havadan bombardımanlarıyla şehir iyice tahrip edilir. artık o güzel şehirden geriye sadece bir yıkık bir kalıntı kalmıştır. gelişmiş bir medeniyete sahip Almanların bu kadar tarihi ve kültürel bir şehri bu hale getirmesini anlamak gerçekten çok güçtür. her şehirde savaşabilirsiniz ancak medeniyete saygı duyarsınız yaşayan tarihe zarar vermek barbarca bir tutumdur. sanırım 2. dünya savaşı için tarihin en barbar savaşı desek yanılmış olmam. onca sivilin katledildiği, etnik kimliklerinden ötürü gaz odalarına götürüldüğü bir savaş tarihte eşi görülmemiştir. onca yıkıma rağmen Ruslar ve kızıl ordu teslim olmaz. miğfer güçleri artık karadan şehre girmek zorunda kalırlar. başlarda her şey almanlar için oldukça iyi gider şehrin neredeyse 4/3 nü ele geçirirler. halktan ve Sovyet askerleri çok büyük zayiat verirler. kadınlar ve çocuklar burada savaşmıştır. ünlü meşhur kapıdaki düşman filminden hatırsınız ki Sovyet kadınları uzaktan atışlarda çok başarılıdır. ama bütün bunlar maalesef Almanları durdurmaya yetmez ta ki Stalin tarafından vasili Çuykovun bölgeye atanmasına kadar. Çuykov askerlele arası çok iyi olan bir komutandı. Askerlerinin moralini her zaman en üst seviyede tutmaya özen gösterirdi. muharebeyi yönettiği otağı hiç bir zaman arkalarda olmamıştı o askerleriyle ön cephede beraber omuz omuza çarpışıyordu. miğfer kuvvetlerinin başındaki Paulus ise savaşı dışardan izlemekle yetinen bir komutandı. yakın teması hiç bir zaman sevmezdi. askerleri tarafından her zaman soğuk bulunmuş, onlarla yakın ilişkiler kurmaktan kaçınmıştı. atanan bir komutanın bir muharebe için ne kadar önemli olduğunu gösteren bir kanıttır bu durum. savaş evden eve sürmekteydi. geniş bir alan yerine harabelerin arasına sıkışıp kalınmıştı. Çuykov gerilla taktiğini benimsemişti. bu taktik sayesinde alman ilerleyişi bir nebze durdurulabilmişti. ancak alman ezici gücüyle Ruslara büyük zayiat vermeye devam ediyorlardı. burası şu açıdan çok önemli Ruslar asker kaybediyorlar ancak yerlerini bıkmadan usanmadan dolduruyorlardı. almanlar ise az zayiat vermelerine büyük bir bıkkınlık içerisindeydiler. neredeyse 4 aydır savaşıyorlardı ancak Ruslar bir türlü pes etmiyordu. Rusların bu direnişi Almanların moralini bozmaktaydı. miğfer güçleri artık şehirde olduğundan alman uçakları şehri bombalamayı kesmişti. Almanların eninde sonunda Stalingrad'ı ele geçireceklerinden kimsenin şüphesi yokken Rusların imdadına kara kış yetişmişti. Ruslar kış şartlarına coğrafyaları gereği alışıktır, aynı şeyi almanlar için söylemek zordur. alman askerlerinin üniformaları dahi Ruslara göre incedir. bir çok asker donarak ölür. tankları ilerleyemez. yakıt ihtiyaçları vardır yakıt bulamazlar. soğuğu iyi bilen Ruslar Almanlara ağır kayıplar verdirmeye başlar ve savaşın gidişatı değişmeye başlar. Ruslar Çuykovun komutasında Almanları bir çember içine almışlardır. bu çembere almanlar Kessel derler. Alman Kesselinde yaklaşık 300.000 asker vardır. general Paulus durumu hitlere bildirir Paulusa verilen cevap nettir. savaşmaya devam edilecektir. bu aşağı insanlar alman ordusu karşısında kazanması mümkün değildir. Luftwaffe alman askerlerinin günlük ihtiyacının karşılanabilmesi için havadan her gün ikmal yapmaktadır. yalnız bu ikmal ihtiyacın yalnız 4/1 ni karşılamaktadır. Paulus geri çekilmek için hitler yeniden izin istemiştir ancak cevap yine aynıdır son adama kadar savaşılmalıdır. Komutanları Paulusu teslim olma konusunda her gün uyarmaktadırlar. hitlerin emirlerine uymak zorunda değildir. sonuçta 300.000 askerden sorumludur. Paulus pasif bir generaldi. hitlere bağlılığı takıntı halini almıştı. Hitler ile son konuşmasında kendisine mareşallik verilmişti. Alman ordusunda kutsal Roma germen imparatorluğundan bu yana çok az kişiye mareşal unvanı verilmişti. Bu rütbeyi alan bir generalin teslim olması tarihte görülmüş bir şey değildi. ancak her geçen gün kaybettiği askerlerini görmesi ve komutanlarının ısrarına daha fazla dayanamayarak teslim olur. Doğu da almaların ilerleyişi durmuştur. Almanların ilk defa yenilebilir olduklarını müttefikler görmüşlerdir. bu onlara büyük moral vermiştir. artık savunmadan çıkıp taarruza geçmek zamanı gelmiştir. bu açıdan bakıldığında Stalingrad muharebesi savaşın kaderinin değiştiği bir dönüm noktasıdır. Tekrar gözümüzü pasifik e çevirelim. pasifikte Pearl Harbour limanını Japonya vurmuş ve Amerikan donanmasına büyük zayiat verdirilmişti. Japonlar Amerikalılara bir tuzak kurarak pasifikteki bütün donanmayı kaldırmayı planlamaktadır. bu planın gerçekleştirileceği yer Amerikalıların gemileri için yakıt ikmali yaptığı Midvay adasıdır. amaç Amerikan gemilerini oltaya getirerek Midvaya Amerikan gemilerini getirmek. bu planın sahibi ünlü Japon amirali Isaroku Yamamoto. Yamamoto Amerika da tahsil yapmış bir general aslında Pearl Harbour a düzenlenen baskını onaylamıyor ancak emir tepeden gelince de karşı koyamıyor. Japonların Amerikalıları küçümsemesinin yanlış olduğunu Yamamoto gayet iyi biliyor. düşmanına saygı duyan, Japon halkı tarafından da çok takdir edilen bir amiral. Midwaye atanan komutan ise Chuichi Nagumo. Nagumo başarılı bir komutan ancak, düşmanı ile empati yapabilecek biri değil. eğitimini aldığı teorik bilgisine güvenen bir komutan. havayı koklayıp, özgün kararlar alan bir komutan değil. Bu Japonlar için bu muharebede bir dez avantaj olarak karşımıza çıkıyor. Amerikalılar böyle bir tuzağın Japonlar tarafından düzenleneceğinin istihbaratını almışlardı. Amerikalılar Japonların Midwayi ele geçirmek için harekete geçeceğini biliyorlardı. muharebenin ilk anlarında Pearl Harbour dan sonra tamir edilmiş bazı Amerikan gemilerini görmek Japonlar için şaşkınlık yaratmıştı. savaşın ilk saatleri Japonlar için iyi geçmişti artık Amerikan gemileri açık hedefti ve Nagumo Amerikan gemilerinin vurulması için bombaların yerleştirilmesi talimatını vermişti. işte burada savaşın gidişatını değiştiren karar budur. havadan Japon gemilerini arayan Amerikan bombardıman uçakları 4 Japon gemisini tesadüfen bulmuşlardı ve alçak inişe geçerek vurmaya başladılar. gemiler kendilerini savunamıyordu çünkü mürettebat bomları yüklemekle meşgul halde açık hedeftiler. Amerikalılar Pearl Harbourun öcünü almıştı. Japonların büyük ve pasifikteki en önemli 4 gemisi batmıştı. artık pasifikte en güçlü devlet Amerika'ydı. bundan sonra Amerika teker teker pasifikteki Japon adalarının kontrolünü eline geçirmeye başlar. Nagumoya kısaca dönersek, Nagumo bir sonraki başarısız muharebe de Japon askeri kültürünün bir geleneği olarak kendi canına kıyar. tekrar Avrupa'ya bu sefer savaşın en temel yeri batı cephesine gidelim. en çetin ve kanlı muharebe batı cephesinde yaşanmıştı. hitler batı cephesine general Erwin Rommeli atamıştı. Rommel kuzey Afrika'da İngilizlere karşı kazandığı başarılar nedeniyle çöl tilkisi lakabıyla tanınmaktaydı. Rommel sadece askeri başarılarıyla değil, rakibine karşı sergilediği şövalyevari tutumuyla da alman halkı tarafından hayranlık duyulmaktaydı. Rommelin batıya atanması alman halkına bakın en iyi generalimiz batı da içiniz rahat olsun mesajıydı. doğu cephesinde beli bükülen almanlar batı cephesinin sağlamlığından hiç bir şüpheleri yoktu. doğu cephesinde yıkılan almanlar müttefikler tarafından ilk defa yenilebilir olduğu görülmüştü. savaşın uzamasından iyice bunulan müttefikler artık kesin bir sonuca varmak istiyorlardı. doğu cephesinde alman sıkışmış olmalarına rağmen çok zor teslim olmuşlardı. Almanların gücü zayıflasa da pes etme konusunda çok katıydılar. taraflardan biri kesin bir sonuç alıncaya kadar savaşın süreceği kesindir. doğu cephesinin kazanılmasıyla Ruslar müttefikler arasında büyük bir ayrıcalık kazanmışlardı. İngiliz ve Amerikalılardan hava desteği istemekteydiler. Dresden kenti alman yanın en modern şehirlerinden biridir. tarihi ve sanatın iç içe yaşandığı bir şehirdir. halkı çok modern dır. bu şehirdeki tren garından almanlar mal tedarikini sağlamaktaydılar. Sovyetlerin aşırı ısrarı üzerine bu güzel şehir bombalanır. almanlar şehirleri bombalamışlardır ancak müttefikler ilk defa böyle işe girişmektedir. güzelim şehir bombalanmış. binlerce insan ölmüştü. şehrin tamamına yakını yok edilmişti. bu durum İngiliz başbakan Churchill'i o kadar derinden etkilemiştir ki, uzun bir dönem derin bir pişmanlık duymuştur. Nazi partisi propaganda bakanı Joseph Goebbels bu yaşanan dıramayı tarafsız bir İsveç basınına sızdırır, elbette abartılmış şekliyle. tüm dünyanın haklı gördüğü müttefikler ilk defa haksız duruma düşmüşlerdir. Churchill ilk başlarda istemese de artık büyük taarruza geçilmeye karar verilir. almanlar Atlantik boyunca bir duvar örmüşlerdi ve savunmaları iyi konumlanmıştı. almanlar yakın zamanda müttefiklerin bir taarruz planladığının farkındaydı. müttefikler hedef şaşırtarak pas de Calais e operasyon yapılacak gibi gösterecek asıl hedef Normandiya kıyıları olacaktır. hatta şişme tanklar, yapma askerler ile eğitimler düzenliyorlardı. büyük operasyonun buradan geleceğini düşünen almanlar savunma hatlarını Calais de güçlendirmişlerdi. 6 haziran 1944 tarihinde Normandiya çıkarması için yüzlerce savaş gemisi içerisinde binlerce asker Normandiya açıklarındaydılar. Günün aydınlanmasıyla denizin savaş gemileriyle dolu olduğunu gören alman askerlerinin yüzlerinin halini hayal etmek zor olmasa gerek. müttefikler sahili bölümlere ayırarak çıkarma yapmayı planlamışlardı. aylarca süren her detayın ve her ihtimalin hesaplandığı bir taarruzdu. bir savaşta her ihtimali hesaplasanız da savaş esnasında farklı durumlarla karşılaşabilirsiniz. müttefiklerin bu durumunda farkındaydı. savaşın gidişatını değiştiren kilit nokta general Rommelin cephede olmamasıdır. Rommel hava durumuna gereğinden fazla inanarak Almanya'ya eşinin doğum gününü kutlamaya gider. alman hava durumuna göre hava bir müddet kapalı olacaktır bu da demek oluyor ki havanın şartlarından dolayı taarruza girişemeyeceklerini düşünmüştü ayrıyeten gizli servis Normandiya dan değil Calais den saldırı olabileceğini rapor etmişti. buradaki hazırlıklarını yapmışlardı. bir diğer husus hitler Bavyera'da Alplerdeki köşkünde dinlenmektedir. kendisine ulaşılamamaktadır. yani almanlar için 2 husus hayati önem taşıyor Rommelin cephede olmaması ve hitlere ulaşılamaması. neye uğradığını şaşıran alman birlikleri güçlü bir savunma yaparlar. havadan destek verilerek Almanların arka tarafına uçurtmalı askerler yollanmıştır bir çoğu yanıltmadır ancak bu birlikler ile denizden gelen birlikler birleşerek Almanları kıskaca alırlar. almanlar düzeni bozulmuştur. hitleri haberi aldığında saat 9 u geçmişti. askerlerinin müttefikleri geri püskürteceğini düşünüyordu ancak yanılmıştı. bu çıkarma tarihte D-Day günleri olarak da bilinir. bu operasyonun baş komutanı general Eisenhower dır. Fransa büyük mücadeleler sonunda kurtarılır. Miğfer kuvvetleri Fransa'dan çekilmek zorunda kalırlar. hitler durumu hafife alır ve alman halkına bildirmek istemez. artık savaşın yönü değişmiştir. müttefikler zor da olsa ilerleme sarf etmektedirler. Paris Nazilerden temizlenir temizlenmesine ancak siviller den bir çok kayıp yaşanmıştır ve şehir büyük zarar görmüştür. müttefikler Almanların yüksek donanımlı mekanize bir orduya sahip olduğunu düşünüyorlardı. ancak almanlar çekildikçe geride bıraktıkları ata bel bağlayan bir ordu görüntüsü veriyordu. başta atlar olmak üzere hayvan ölümleri hat safhadaydı ve sokaklar ölüm kokuyordu. hitler bir çok komutanıyla askeri operasyonlar konusunda anlaşamıyordu. Bir çok muharebede başarısızlık açıkça görünmesine rağmen hitler gereksiz yere ısrar ediyor bir çok alman askerinin ölümüne bilakis neden oluyordu. uğradığı suikast girişimlerinden sağ kurtulan hitler, bu başarısız girişimlerden destek alıyor, giderek daha paranoyak bir hale bürünüyordu. hitlerin kimseye güvenmediği açıktır. beslenmesine dikkat etmiyor, yeteri kadar uyuyamıyordu. bu paranoyağının sonucunda hiç bir alman generali de rahat değildi. hepsi diken üzerinde hitlerin emirlerini harfiyen uygulamak zorundaydı. hitleri gören generalleri, kendisini bir önceki görüşlerinden daha farklı olduğunu hemen anlıyorlardı. çok yaşlı görünüyordu ve hitler rahatlatıcı haplar kullanmaktaydı. savaşın gidişatı artık belli olmuştu Almanların kaybedeceği açıktı ancak hitler son adama kadar savaşılacağına dair emir vermişti. çocuk askerler, alman Sivilleri çaresizce savaşıyor ve ölüyorlardı. bin yıl süreceği söylenen 3. Reich ın artık sonu gelmişti. bir çok alman alman ulusunun geleceği hakkında karamsarlığa kapıldığını görüyoruz. müttefikler Almanya içlerine ilerledikçe savaşın vahameti iyice gün yüzüne çıkmıştır. Almanyanın bir çok bölgesinde kurulan toplama kamplarını keşfettiklerinde gözlerine inanamamışlardı. müttefiklerin ilerleyişinin farkında olan Naziler müttefiklerin toplama kamplarını görmemesi için katliamlarını artırmışlardı toplama kamplarında isyanlar çıkıyordu. müttefik askerleri bu kamplardan birine girdiklerinde gördükleri manzara karşısında gözlerine inanamadılar. insan saçları kesilmiş bir bölgede biriktirilmişti. insan derileri yüzülmüş işleme hazır hale getiriliyordu. insan derisinden yapılma terlikler gönderime hazırdı. hemen komutan Eisenhower'a bilgi verildi. haberi alan Eisenhower duyduklarına inanmayarak bilakis toplama kampını görmeye gitti. burada çekilen video ve fotoğraflar tüm dünyaya servis edildi ve ilk defa Nazilerin Yahudilere yaptığı katliamı savaşın son anlarında dünya görmüş oldu. Eisenhower'ın emriyle toplama kampının bulunduğu şehirden almanlar toplama kampına getirtildi ve böyle bir katliamdan haberleri olup olmadığı soruldu. insanlar haberleri olmadığını iddia etseler de durum inandırıcı değildir. çünkü yanık kokusu ve şehre yayılan insan yanıklarında olan küller tüm şehre yayılıyordu. doğudan Sovyetler batıdan müttefikler artık Almanya'yı son askere kadar mağlup etmiştir. hitler de berlin de yer altı mahzenlerinden birinde intihar etmiştir. ancak savaşın bitişi çok daha acıklı ir şekilde olacaktır. şimdi gözlerimizi Amerika'ya çevirelim. Roosevelt müttefikler arasında liderliğini açık bir şekilde göstermişti. ancak hastaydı ve dinlenmesi gerekiyordu. bu dinlenmeler bazen 1 ay kadar sürebiliyordu ve maalesef savaşın sonunu göremeden vefat etti. ölmeden Amerikan bilim insanlarına caydırıcı etki yapabilecek bir bomba geliştirilmesi için bilim insanlarından oluşan bir orduya yetki vermişti. bu ordunun lideri Julius Robert Oppenheimer idi. New Mexicoda atomların çarpıştırılmasından elde edilen bomba ilk defa denendiğinde Amerika'nın yeni başkanı Truman da oraydı. Truman Rossweltin yardımcılarından olsa da Rosswelt onunla savaşın detayları hakkında çok da bir şey paylaşmamıştı. nasıl Avrupa'da amanlar kesin bir sonuç alıncaya kadar savaştılarsa da Japonlarda son adama kadar savşacaklardı. Japonların pes etme gibi niyetleri olmadığı gibi amerikalılara intihar timleri yollayarak savaşı uzatıyorlardı. Truman ellerinde sahip olduğu bu yeni bombayı kullanılmasını istiyordu. aslında savaşın gidişatı belliydi, Japonlar öyle yada böyle pes edecekler savaşı bitireceklerdi. ancak Truman'ın aklında savaş sonrası döneme bir gönderme vardır. sahip olduğu gücü tüm dünyaya göstermek istiyordu. yani savaş sonrası döneme Amerika liderlik edecekti. yükselen bir güç olarak Sovyetler ilerliyordu. bir bakıma bu bomba Sovyetlere de bir gönderme yapmaktaydı. Sovyetler Çin de ve pasifikte yer edinmek için kızıl orduyu pasifik e yönlenmişti burada niyetleri savaş sonunda ganimetlerden bir şey koparmaktı. aslında Sovyetler ile Japonlar arasında saldırmazlık paktı vardı. savaşta her şey mubahtır diyerek Japonlara saldırdılar. asıl Japonları yıkan kızıl ordunun üzerlerine gelmesidir. dört bir koldan çevrilmişlerdi. bütün bunlara rağmen o bombalar atılması bir katliamdır. Amerika'ya yakışmamıştır. Atılan ilk bombadan sonra Japon ordusu bu bombanın tokyoya atılan sayısız bombadan bir farkının olmadığını söyler ve üzerine ikinci bomba gelir. imparator ilk defa halkına seslenir, imparatorun sesini ilk defa duyan Japon halkı şaşkındır. imparator pes etmiştir. bunu öğrenen ordu yenilgiyi kabul etmez ancak yapacak bir şey yoktur ve artık uzun yıllar süren savaş sona ermiştir. savaş sonu dönemde iki ülkenin yükseldiğini görüyoruz. Amerika ve Sovyetler bu iki güç farklı ekonomik ve kültürel yapıları benimsemişlerdir. her iki ülkede iş birliği yapabileceği, mantalitesini yayabileceği müttefikler bulma yoluna girişmişti. savaş sonrası dönemde ekonomik bir durgunluk yaşanıyordu. dünyanın yeniden inşasında ekonomiler canlandırılmalıydı o yüzden meşhur Marshall yardımı bunlara bir örnektir. yenilen Almanya nın batısı Amerika tarafından doğusu ise Sovyetler tarafından yeniden yapılandırılıyordu. Japonya Amerika'nın Sovyetlere karşı bir uydusu haline getirilmişti ki bu durum bugün hale böyledir. Japonya kendi disiplin ve eğitim sistemlerinin yanı sıra Amerikan yardımıyla bugünlerine gelebilmişlerdir. gelişmiş sanayisiyle her yıl bütçe fazlası veren Almanya Amerika'dan büyük destek görmüştür. Sovyetler yıkılsa da Rusya ile NATO arasındaki gerilim dünyanın bir çok bölgesinde devam etmektedir. günümüzde Ukrayna da yaşanan sorun bunlara bir örnektir. savaş sonrası dönem günümüz politikalarını halen etkilemektedir. Amerika ile Sovyetler arasındaki soğuk savaş ve günümüze etkileri başlı başına değerlendirilmesi gereken bir konudur.
·
819 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.