Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Özgürlük ve seçimler üzerine :
Doğumumuzdan itibaren sürekli belirli kurallar ve cezalar çerçevesinde yaşamımızı süregetirdik . Bu kural ve cezalar kimi zaman özgür düşüncemizi , kimi zaman ideolojimizi ve seçimlerimizi etkileyip engelledi . Seçimlerimizde özgür müyüz ? Eğer seçtiğiniz seçimlere karşı sunulan alternatifleri seçseydiniz bu sizi ne derece etkilerdi ? Bunları hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Bu noktada ortaya kader ve determinizm kavramları çıkar. Tanrı bize yaşantınızın bir kadere bağlı olduğunu yani önceden belirlenen bir simülasyonun oynatılan karakterli olduğunuzu anlatıyor. Sizden yüce olan bir irade sizi yönetiyor ve seçimler sunuyor ama bu irade sizin sonunuzu mutlak bir şekilde bilmesine rağmen neden sizi böyle bir sınava sokuyor ? Neden bir sınavda olmak zorundayız ? Neden iyi ve kötü olmak zorunda ? Kötülük olmasa iyinin değerini anlayabilir miydik ? İrade ve seçim gücüne sahip varlıklar olmasa bütün bu soruların bir yanıtı olur muydu ? Veya hâlâ yok mu ? İnsanlığın kendini anlamaya olan uğraşı sizi her zaman evrene , yani koca bir bilinmezliğe doğru iter . Bu özgürlük arayışı beni otodeterminizm' e sürükledi ; Seçimlerimizin bizi fiziksel yasalar dışında özgür kıldığı bir dünyaya inanıyorum yani ne tam olarak özgür ne de tam olarak özgür değilizdir . Özgür düşünce ve seçimlerimize ait oluşturduğum ideolojiyi Stefan Zweig 'ın Hayatın Mucizeleri isimli eserindeki bir alıntıyla taçlandırmak istiyorum ; Tanrı’nın bilge ve şefkatli eli ona yaratıcılık yeteneğini ve mutluluğunu verip, ihtişam vaat ettikten sonra onu yine karanlığa gömmek isteyebilir miydi? Bu Tanrı'nın bir isteği olamazdı, olsa olsa alay eden bir iradenin oyunu olabilirdi, sadece hayatın mucizesi olabilirdi, Tanrı'nın değil. Her gün binlerce kez bir araya gelip sonra yine ayrılan bir tesadüf gibi tıpkı. Daha fazlası olmazdı...
·
712 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.