"Acaba hiçbir cihette imkân ve ihtimal var mı ki, o şişelerden alınan muhtelif
miktarlar, şişelerin garip bir tesadüf veya fırtınalı bir havanın çarpmasıyla
devrilmesinden, herbirinden alınan miktar kadar; yalnız o miktar aksın,
beraber gitsinler ve toplanıp o mâcunu teşkil etsinler. Acaba bundan daha
huraf, muhal, bâtıl bir şey var mı?"
"İşte bu misal gibi, herbir zihayat (canlı), elbette zihayat bir mâcundur, her
bir nebat (bitki), hayatta bir tiryak gibidir ki; çok müteaddit eczâlardan, çok
muhtelif maddelerden terkip edilmiştir. Eğer esbaba (sebeplere), anâsıra
(unsurlara) istinat edilse ve 'Esbab icad etti' denilse; aynen eczahanedeki
macunun, şişelerin devrilmesinden vücut bulması gibi, yüz derece akıldan
uzak, muhal ve bâtıldır."