Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
9/10 puan verdi
Barışseverler, suda ceset adayları!
Ölülerin diyarından tesadüfen dönen ve yaşarken tekrar ölüme mahkum edilen bir askerin hikayesi. Yazar henüz 26 yaşında eserinin zirveye çıktığını göremeden vücudunda savaşın tahribatının bıraktığı hastalıklarla göçüp gidiyor bu dünyadan... Tıpkı kitapta olduğu gibi aslında yaşamak istiyor insanoğluna olan inancını kaybetmek istemiyor ama bütün kapılar tek tek yüzüne kapanıyor. 2.Dünya Savaşı’nın ve Nasyonal Sosyalizmin toplumda yarattığı yıkımın kurbanlarından sadece birisi. Bu yıkım onu nihilizme sürüklemiş ve ne acıdır ki bu eseri o öldükten sadece bir gün sonra tiyatro sahnesine konmuş ve derin yankılar bulmuş. Wolfgang Borchert 1921’de Almanya’da doğmuş. Kitapçılık ve bir sürede oyunculuk yaptıktan sonra ikinci Dünya Savaşı sırasında askeri alınarak gönderildiği Rusya cephesinde ağır yaralanmış. Nasyonel Sosyalizme karşı görüşlerinden ötürü tutuklanmış difteri ve sarılığa yakalanmış olmasına karşın sekiz ay cezaevinde tutulmuş Daha sonra da yeniden cepheye gönderilmiş. Çürüğe ayrılacağı sırada bir daha tutuklanmış ve bu kez dokuz ay hapis yatmış. Savaşın sonunda serbest kalınca Hamburg devlet tiyatrosunda yönetmen yardımcısı olarak çalışmaya, bir yandan da kabare gösterilerine yer almaya başlamış. Sağlığının giderek kötüleşmesi üzerine İsviçre’ye gönderilmiş ve yatırıldığı hastanede henüz 26 yaşındayken hayata veda etmiş. Ne acı bir hayat... Türkiye’de eserin çevirisi ve sahneye konması için mücadele eden isim ise Behçet Necatigil olmuş fakat eser çok antimilitarist bulunduğu için beğenilmemiş ve engellenmeye çalışılmış(!) Savaş içinde barışçı olmanın yükünü taşıyan yazarın yavaş yavaş ölüme gidişine tanık oldum. Derinden sarsıldım, yaralandım. Okurken sürekli aklıma henüz 15 yaşında Çanakkale savaşına giden çocuk erlerimiz geldi. Bochert de Bu eserinde, daha çocuk denecek, şevkatli korunacak, üzülecek bir çağı da mektep sıralarından alınıp korkunç bir kan ve ateş cehennemine atılan aldatılmış mahvedilmiş bir gençliğin acı isyanını zaman zaman kükreyen bir dille, belliki iki kan ağlayarak dile getiriyor. Gerçeği bütün korkunçluğu ile aksettiren bu eser, böylece, sarsılmış inanç ve boş ellerle savaştan dönen (ve yer, yurt, sucak hisler, yakınlık yerine) hissiz kalpler, kapalı kapılar ve yıkılmış, kül olmuş bir vatanla karşılaşan, hiçle başbaşa bırakılan bir gencin haykırışı. Kitapta Borchert’in “Yumuşacık koltuğuna oturur Dostoyevski’yi okurdum. Ya da Gorki’yi. İnsanın karnı tok, sırtı pek oldu mu başkalarının yoksulluklarını okuması, merhamete gelip iç çekmesi ne tatlıdır” diye bir cümlesi var bunun artık asla aklımdan çıkacağını sanmıyorum. “ Belki de sahiden bir hayaletin ben. Dünden kalma, bugün artık kimsenin görmek istemediği bir hayalet...” Wolfgang Borchert.
Kapıların Dışında
Kapıların DışındaWolfgang Borchert · Can Yayınları · 20216,3bin okunma
·
501 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.