Dostoyevski'nin 1862 yılında çıktığı ilk Avrupa gezisi sonrası ele aldığı deneme türünde keyifli bir kitap. Yazarın kişisel düşüncelerini, Batı'ya nasıl baktığını anlamak açısından epey faydalı oldu. Müthiş bir batı eleştirisi var kitapta. Tıpkı bizim batıyı eleştirirken yaptığımız gibi kendini Doğu'ya konumlandırıp Avrupa kültürünü özellikle Fransız burjuvasını yerden yere vuruyor. Anlaşılan Endüstri Devrimi sonrası ekonomik ve sosyal gelişme olarak bizimle arasını iyice açan Batı dünyasına karşı hissettiğimiz ezilmişlik hissinin benzerini Ruslar'da yaşamış. Fakat Dostoyevski bu gelişme ile Avrupalının giderek bireyselci ve çıkarcı olduğunu, bununda kültürel olarak toplumu yozlaştırıcı bir sonuç doğurduğunu anlatmaya çalışıyor. Kendisi gelişime karşı olmasa da toplumların kültürel olarak birbirine benzemesine yada bozulma yaşamasına karşı çıkıyor.