Oku oku bitiremediğim, bitiremediğim için hem mutlu olduğum hem de mutsuz olduğum bir kitap oldu.
Duygularım hakkında özet geçmem gerekirse, okuduğumdan almak istediğim zevki kitabın son 30-40 sayfasında anca aldım. Kaldı ki bu sayfalarda çok sevimli, kalbimin içine içine koyduğum Ciri'm çok acı deneyimler yaşamış olsa da... Haftalardır okumak istediğim heyecanı o son sayfalarda buldum.
Kitabın adı Nefret Çağı ve cidden bende nefret uyandırdı. Kitaba karşı değil, kitabın içindeki o siyasete... Okurken içimin bıkkınlıktan çürüyüp yok olduğu çok yorucu siyasi ve politik kararların yazıldığı sahnelerde cidden bunaldığımı hissettim.
Açıkçası, kendimi farklı bir dünyanın işleyiş biçimine açmıştım ama sanırım hâlâ bu kadar ciddi kitaplar okuyacak kadar ruhum büyümemiş.
Zira, Ciri'nin sahnelerinde heyecanlı heyecanlı yüz elli sayfayı otuz dakikada okurken, iş Kralların ve Kraliçelerin politik konuşmalarına gelince elli sayfayı üç saatte anca okuyordum!
Ayrıca, seriye üçüncü kitaptan başladığımdan mıdır yoksa diziyi net bir şekilde hatırlamadığımdan mıdır kestirmesi güç, çok fazla eksik hissediyorum.
Yani okuyorum ama bu olayların sebeplerini pek bilmediğim için (gerçi savaşın sebebi belli de) okurken yoruluyorum. Sanırım bu yüzden kitap elimde biraz süründü...
Yine de güzeldi, bakış açıma katkıları olduğunu ve beni heyecanlandırdığını itiraf etmeliyim.
Ve Yen ile Geralt... Ah kuzularım, siz beni kahredeceksiniz.
En çok da Ciri... Minik kuşum, Falka'm. Senin için çok üzülüyorum. :(