Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

196 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Ömer Zülfü Livaneli benim için gerek kişiliğiyle gerek duruşuyla tam anlamıyla örnek alınabilecek bir insan. Onun eserleriyle bakış açımı değiştirebildim ve kendimi buldum. Keşke onunla tanışma fırsatım olsa. Zülfü Livaneli‘nin Son Ada‘sı, kendilerine yaşanabilir bir dünya kurmak için küçük bir adaya yerleşen insanların başına gelenleri anlatan bir roman. Huzurlu bir yaşamdan ötesini arzulamayan, çam fıstıklarını satarak, balıkçılık yaparak ve küçük bahçelerine ektikleri sebzelerle, kendi hâlinde yaşayıp giden insanların mütevazı hayatları… Adadaki hakim ilişki kipi üstünlük kurma şeklinde gelişmemiş. Özgürlük, eşitlik ve kardeşliğin az çok başarıya ulaştığı bir ortam. Kimisi inzivaya çekilmiş, kimisi daha dışa dönük insanlardan oluşan, ufak tefek farklılıkları olsa da mutluluğu akşamları kurdukları sofralardaki neşeli sohbetlerde yakalamış bir topluluk. Öncelikle romanda geçen karakterlerin kişilik özellikleriyle bir listesini yapmamız gerekirse, ortaya şöyle bir sıralama çıkar: Anlatıcı: 36 numarada yaşayan ada sakini. Çekingen, korkak ve içine kapanık biri. Lara: Anlatıcının sevgilisi. Haksızlığa gelemeyen ve bunu dile getirmekten korkmayan bir kadın. Yazar: Suskunluğu seçen fakat kendi gerek gördüğü durumlarda konuşmayı bilen ve aynı zamanda halkı uyarmaya çalışan bir aydın. Başkan: Diktatör ve darbeci bir karakter. Aynı zamanda zalim. Martılar: Adanın asıl sahipleri Bakkalın Oğlu: Başlarda sessiz görünen fakat daha sonra Başkan’ı öldüren ve kendini feda eden kişi. 40 haneden oluşan adada yaşayan insanlar, günlük hayatın ve toplumsal sistemin tüm sıkıntılarından uzaktadır. Lara ile 36 Numara, kötü giden ve kaygılarla dolu hayatlarından kaçıp, beraber bu adaya sığınmışlardır. Emekliye ayrılan bir devlet başkanının adaya gelip yerleşmesine kadar herkes huzur içinde ve stresten uzak, doğal bir yaşam sürmektedir. İnsanların, adada yaşayan martılarla yazısız bir anlaşmaları vardır. Bu anlaşmaya göre iki taraf da birbirinin hayatına müdahale etmemekte ve barış içinde yaşamaya devam etmektedir. Bir gün Başkan, aile ve adamları Ada’ya gelip yerleşirler ve o günden sonra bir dönüşüm başlar. Önce ağaçlar kesilir. Ağaçların kesilmesine karşı çıkan adalılardan sonra Başkan, var olan düzenin bozuk bir düzen olduğunu ve anarşinin hâkim olduğu bu Ada’da bir yönetim kurulu oluşturularak demokrasinin getirilmesi gerektiğini önerir. Başkanlık komitesi bir kurallar listesi yayınlar ve kurallara uyulmadığı takdirde halkın cezalandırılacağını belirtir. Başkan tüm bunlarla yetinmeyip, bir tehdit olarak gördüğü martılara karşı savaş açmaya karar verir. 1 Numara’nın desteği ile adayı, anayasa, kurallar, serbest piyasa ve teşebbüs hürriyetini barındıran bir medeniyet haline getirmeyi teklif eder. Ardından başlayan martı ve martı yumurtaları katliamı martıların da adaya ve insanlara zarar vermesiyle devam eder. Bunu terör olarak tanımlayan Başkan, adaya martı yumurtaları ile beslenen tilkileri getirir. Ekolojik dengenin bozulmasıyla adada artan yılan sayısı insan hayatını tehlikeye atar. Yılanları da avlaması için adaya leylekler ve leyleklerin yuva yapması içinde uzun direkler getirtilir. Yılanları öldürmek için kokusu çok kötü olan zehirler getirilir, yasemin kokulu ada pis kokmaya başlar, zehirler içme suyuna karışır, insanları hasta eder. Bunun da yetmemesi üzerine ormanda kontrollü bir yangın çıkarılır ve adanın büyük bölümü yangına teslim olur. Başkan, Lara, Yazar ve 36 Numara’nın ona karşı geldikleri ve hakaret ettikleri gerekçesiyle tutuklanmasını emreder. Tam o sırada bakkalın oğlu koşarak Başkan’a saldırır ve beraber uçurumdan yuvarlanırlar. Ardından Başkan’ın adamları adadan ayrılır ve askerlerle beraber geri dönerek tüm ada sakinlerini zincire vururlar. Başkan’ı öldürme eylemini kimin gerçekleştirdiğini öğrenmek için hepsini alıp hapishaneye kapatırlar. Anlatıcı, Yazar ve Lara’dan bir daha haber alamaz ve roman onun pişmanlık dolu sözleriyle sona erer. Alımlama Estetiği, kurmaca metnin anlamına ulaşabilmek için metindeki kimi ipuçlarını takip etmeyi öğütlemektedir. Son Ada romanlı anlamlandırılırken de, adadaki doğal düzen, kurallar, serbest piyasa vurgusu, Aristo atıfları, başkaldırı gibi ipuçları göz önünde bulundurulmuştur. Özellikle Yazar adlı karakterin şu sözleri, romanın okur merkezli duruşuna nokta atışı yapmaktadır: ‘ Kelimeleri güzelleştirerek ya da şiddetlendirerek, güzel tasvirlerle insan hallerini anlatmaya kalkma. Sen eylemi anlat, gerisini okur kafasında tamamlasın.” Anlatıcı romanından başından itibaren kendisini ‘basit’ bir anlatıcı olarak tanımlamaktadır. Roman, bir ada ile içinde yaşayan insan topluluğunun yaşadıklarını anlatırken okuyucuya aslında kendi dünyasını yaşatma amacı gütmüştür. 36 Numara olarak adlandırılan anlatıcı, yaşananları kronolojik olarak anlatarak, olayların gelişimini, kendi iç dünyasını da katarak analiz etmektedir. Anlatım boyunca roman, dünyanın içinde bulunduğu sistem, ekonomik olaylar, siyasi iktidarlar, bireysel çıkar ve egolar yerleştirilmiş ve okuyucunun bunları aklında canlandırması beklentisi barındırmaktadır. Adalıların yaşadığı, bir günlük olayın altındaki sebebi tüm insanlığa bağlayabilmek, kahramanlardan birini gözünüzde gerçekten yaşamış tarihsel bir kimlik olarak canlandırabilmek amaçlanırken kahramanların isimleri verilmemiştir. Bu sayede okurun, kahramanlara, tarihsel uğraklar da göz önünde bulundurularak isim vermesi de beklentiler arasındadır. Roman, anlamsal boşluklar bırakıp, doldurulmasını okur tarafından beklemesi yönünden okur merkezli kuramla incelenmeye son derece açıktır. Bu noktada Iser’in Alımlama Estetiği fikri akla gelmektedir. Ona göre edebiyat yapıtının içinde anlam hazır şekilde bulunmaz ve anlam, okur tarafından, metindeki ipuçlarıyla kurulur. Yazarın yarattığı metin ile okurun yaptığı somutlaştırma sayesinde somut ve bütünleşik bir anlama ulaşmak mümkündür. Romanda Yazar, Başkan, 36 Numara, Lara ve Çocuk karakterleri, siyasi kişilikleri temsil etmiyor gibi anlatılsa da, tarihsel açıdan düşünüldüğünde Türkiye’nin 12 Eylül dönemi aktörlerini akla getirmektedir. Livaneli, Başkan’ın adaya gelip diktatörlük kurmaya çalışma sürecini, Yazar, anlatıcı ve Lara karakterlerinin direnişi ve halkı uyarmaya çalışmalarını, çocuğun ise sessiz bir kalışı benimsemesinin ardından kendini feda edişini kurmaca bir dünya içerisinden anlatmıştır. Bunu yaparken ise metnin, gerçek hayatla ilişkisi ideolojik boyuttadır. Aynı alımlama estetiğindeki gibi, bu romanın kurmaca dünyasının töre, gelenek, yaşam biçimi ve inançları vardır. Roman 2008 tarihinde yazılması itibariyle tarihsel gerçeklik açısından bakıldığında belli bir dönemin gerçekliğini ideolojik boyutta yansıtmıştır. Alegorik bir roman olan Son Ada’da, metin ile okur arasında kurulan gerçeklik, 12 Eylül döneminde egemen olan dünya görüşünün bir görüntüsüdür. Elbette Livaneli, anlamı yaratırken kopyalama yöntemi diye tabir edilecek bir yöntem kullanmamıştır. Yalnızca diktatör ve faşizan bir rejim düşünüldüğünde eksik bırakılan ve görmezden gelinen yönleri ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Yani denilebilir ki, alımlama estetiğinin gerçeği sorgulama ve insani değerleri tartarak yönlendirici bir işlevden kaçınma vurgusu romanda açıkça görülmektedir. İnsanların martılarla yazısız bir anlaşma yaptığından bahsedilmesi, okurun aklına Toplum Sözleşmesi kavramını getirecektir. Anlam boşluğu, toplumsal düzen ile ilgili kuramsal bir kavramı çağırmaktadır. Bu açıdan metin içindeki soyut ve üstü kapalı anlam, okur ile beraber gerçek yaşama ait kavramlarla çift taraflı bir ilişkiye sokulmuş denilebilir. Romanın başında tasvir edilen düzen, insanlığın doğal durumdur. Kapitalizmden ve sömürü düzeninden önce var olan, daha doğrusu var olması gereken ve istenen eşitlik ve özgürlük durumudur. Adada tasvir edilen bu yapı, emperyalist güçler ya da diktatör düzenler tarafından tarih boyunca anarşizm olarak tanımlanmıştır. Romanda Başkan’ın adanın durumunu yabani olarak betimleyip ‘medeniyet’ getirme söylemleri tam da bu noktada anlam kazanmaktadır. Başkan’ın adayı medeniyetler seviyesine çıkarma isteği, serbest piyasa ekonomisini akla getirirken, tek güç olarak var olduğu sözde demokratik ortam da oldukça uç boyutlara ulaşabilecek olan ileri demokrasi söylemlerini hatırlatmaktadır. Başka bir açıdan ise, darbeci faşist bir askeri yönetim olarak da anlamlandırılabilecek olan Başkan’ın düzeni, Türkiye’deki en önemli eleştiri uğraklarından biri olan 12 Eylül darbesi ve ardından yaşananlara gönderme yapmaktadır. Halktan kişilerin hegemonyaya karşı gelişlerinden sonra tutuklanmaları, tarihsel olarak darbe sonrası ülkede yaşanan kaos ve haksız yargılama süreçlerini akla getirmektedir. Metinde hegemonyanın tasviri açık şekilde verilmemiş, darbecilikten ve ya faşizan bir yönetimden söz edilmemiştir. Aksine basit bir dil kullanılarak ipuçlarıyla okura sorgulama imkânı tanımıştır. Ada sakinlerinin genelinin yapılanlar karşısındaki suskunluğu ve hatta duyarsızlığı, toplumlarda geçmişten beri gelen yabancılaşma boyutlarını da gözler önüne sermektedir. Kapitalist ataerkil iktidar karşısındaki boyun eğme durumu da rıza gösterme kavramını akla getirmektedir. Özellikle ada halkından olan 1 Numara’nın kısa süre içerisinde iktidar söylemlerine yani Başkan’ın düzenine entegre oluşu, kıyafetinden söylemlerine davranışlarından eylemlerine kadar nasıl bir dâhil olma süreci ve yabancılaşma yaşadığının göstergesidir. Romanın sonunda Ada’da ki yangın ve Başkan’ın Bakkalın Oğlu tarafından öldürülmesi, emperyalist bir kapitalizmin ve askeri bir diktatörlüğün gücünün ebedi olmadığı ve bir gün bitebileceği umudunu yansıtmaktadır. Ölümün ardından gelen hapishane durumu ise bu sömürü düzeni hakkındaki umutsuzluğu belirtmektedir. Demokratik ortamların zamanla diktatörlüğe dönüşebileceği iddiası, roman içerisinde medeniyet, düzen, bölgesel güçler, silahlı örgütler gibi ipucu kelimelerle okuyucuya verilmeye çalışılmıştır. Totaliter bir yönetimde devlet şiddetinden kaçmak imkânsızdır ve romanda, adadaki sakinler de, Başkan’ın kuralları ve yaptırımları çerçevesinde bu imkânsızlıktan paylarını almışlardır. Şimdiden iyi okumalar, kitaplarla kalın…
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351,2bin okunma
·
472 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.