Aslında boş bir kitap değil. Kesinlikle değil hem de. Ben yazarın üslubundan ve roman sanatının imkanlarını ideolojik bir nefrete kurban etmesinden rahatsız oldum aslında. İfade ederken biraz dağıtmışım.
üç İstanbul, alanında benzersiz bir eser. Karakter yaratımı, kurgu, akış, bilgece tespitler çok üst düzeyde. İnsanı sınıfsal gerçekliği içinde çok iyi ifade etmiş yazar. Bu çok önemli bir yetenek. Romanda sadece belli bir sınıfa ait insanlar var evet, ama onlar da güçlü bir gözlemle temsil edilmiş. Roman akışı içinde bağlandıkları yerler zorlama olsa da (dilenci olmaları, veremden ölmeleri vb.) Bu durum kesinlikle yazarın yeteneğini gölgelememeli. Öğretmen Adnan'ın duyguları ve davranışlarıyla varlıklı avukat Adnan'ınkiler nefis detaylarla verilmiş. Zaman değişirken insanı da değiştirebilmek her yazarın yapabileceği şey değil.
Ayrıca, akan bir hikaye var hep fonda. Film sahnesi gibi geliyor insana. Doğal ama eksik işte. Beni rahatsız eden bu eksiklikti daha çok. O da yazarın umursadığı bir şey değil belli ki.
Uzatmayayım, 600 sayfalık bir küfür, ancak bu kadar güzel olabilirdi. Öyle de olmuş. Ama herkese hitap etmemesi çok normal. Fikrine değer verdiğim pek çok insana göre bir başyapıt, bana göre uzun bir melodram. Yine de hakkını vermek gerek...