Enteresan kitap. İnsanı yoran o kadar çok karakter ve sinir bozucu o kadar çok olay var ki kitap bir noktadan sonra ızdırap oldu bana. Lakin elimden de düşüremedim sonunu merak etmekten.
Foma Fomiç beni en çok sinirlendiren 3 kişiden biriydi. Bazı sahnelerinde kinlendim bile. Ama ilginç şekilde kitapta en anlamlı, düşünmeye değer cümleleri kuran da kendisi. Üstelik kitabın sonlarında neredeyse kendisine sempati beslemeye başlayacaktım.
Bir diğer kanser şahış Dayı karakteri. "Fazla tevazunun sonu vasattan nasihat dinlemektir." sözünün yürüyen hali. Beni yer yer çileden çıkardı. Cervantes: "Aşağılık insanlara iyilik etmek, denize su taşımaya benzer." der. Bu karakter için söylenecek daha iyi bir söz bulamıyorum. Kendini aptal durumlara düşürecek kadar iyi niyetli. Neyse ki kitabın sonunda ona da bir miktar ısındım.
Diğer karakterler üzerine de söylenecek çok şey var. Karakterler hakkında iyi veya kötü izlenimlerimi değil, karakterlerin bana ne kadar geçtiğini anlatmaya çalıştım. Kitabın içindeydim adeta. Önemli olan da bu. Eser, sizi bulunduğunuz ortamdan alıp bambaşka diyarlara sürüklüyorsa kıymetli.
Dostoyevski ile olan macera henüz bitmedi.