Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

382 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Şaşırdık mı?
Arkadaşımdan ödünç olarak aldığım bu romanı niye yarım bıraktığını ilk başta anlamadım. Ancak kitabı okuyunca bir şeyin farkına vardım.Sonra bir tahminde bulundum ve bu romanda "Tutunamayanlar" dan sonra Türkiye'de en çok yarım bırakılan romanlar arasında yerini alacağını düşündüm. (Yaptığım bir küçük araştırma beni yanıltmadı.Dünya klasiklerini de içinde sayarsak en çok yarım bırakılan 12. Kitap olarak geçiyor. Ancak klasikleri çıkarsak Tutunamayanlar'dan sonra yerini 2.sırada alıyor.) Şaşırdık mı peki? Ben şaşırmadım. Çünkü ancak gerçek okurlar bu türdeki romanların tadını alabilir. Bu açıklamayı yaptıktan sonra incelemeye geçebiliriz. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın okuduğum ilk romanı olacak. Romana başlarken yazarın dilini ve anlatım tarzına pek ısınamasam bile roman biraz ilerleyince Hayri İrdal'ın hayatını, yaşantısını öğrendikçe sayfaların ardı arkası gelmiyordu. Romanda dikkatimi en çok çeken şey Hayri İrdal'ın hiçbir işle uğraşmak istememesi ve çevresi tarafından sürekli ona toplumda bir statüye, bir mesleğe itilmek zorunda bırakılması oldu. "Tutunamayanlar" romanını okuyanlar Selim Işık'ı bilir. Aynı zamanda "Aylak Adam" romanını okuyanlar oradaki C. Karakterini de bilir. İşte Saatleri Ayarlama Enstitüsü'ndeki Hayri İrdal'ın da ilk başta onlar gibi topluma yabancı kalışını, ötekileştirildiğini göreceksiniz. Hayri İrdal romanda ilk başlarda başı boş bir insan gibi görünse de bunun böyle olmadığını, bazen ne kadar uğraş verirsen ver talihin güzel olmadı mı bu uğraşında yersiz olduğunu görürüz. İşte Hayri İrdal'ın da hayatı tam olarak böyle geçiyordu. "İnsanoğlu insanoğlunun cehennemidir" (s.181). Hayri İrdal'ın hayatına giren her insanda onu aşağı çekmekten onun kötü giden yaşantısını daha da kötüleştirmekten başka bir şeye yaramıyordu. Düşünceleri altında ezilen bir karakter, tıpkı C gibi, tıpkı Turgut Özben gibi. Peki bu duruma Şaşırdık mı? "En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içine kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hatta ben var mıydım? Ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi." (s.182). Hayri İrdal hayattan ne kadar kaçarsa o kadar daha fazla içine yuvarlanan ve bazen nokta kadar olan bir sıkıntı adeta bir yumak haline gelmiş, kendi benliği altında ezilen bir yaşamdan başka bir şey kalmamıştı. Yeni evlendigi eşi Pakize ve onun kardeşleri, kötü giden hayatını daha da kötüleştirmekten başka bir şeye yaramıyorlardı. Kimse Hayri İrdal'ı anlamıyor ya da, O herkesin baktığı gözle bakmıyordu. Evet, evet bu olsa gerek Hayri İrdal hayata farklı bir pencereden bakıyordu ve onun her şeyi farklı bir şekilde yorumlaması, onu yanlızlığa itiyordu. Hayri İrdal artık insanları anlamıyordu, zaten onlarda Hayri İrdal'ı anlamıyordu. En iyisi kaçmaktı, kendi içine kaçmak, hiç düşünmemek... Kendisini, hayat artığı olarak tanımlıyordu. Kendisine ait olmayan bir hayatın içinde sürüklenmekten başka bir şey yapmıyordu. Ta ki Halit Ayarcı ile tanışana kadar. Çünkü Halit Ayarcı, ona dürbünün ters tarafıyla bakmayı göstermişti. Halit Ayarcı ile Saatleri Ayarlama Enstitüsü adı altında kuracakları müesseseye kendileri bile inanmıyorlardı. Ancak işsiz ve artık bir hayatı olan Hayri İrdal'ın bunun peşinden gitmekten de başka çaresi yoktu. Hayri İrdal, kendisindeki bu değişimin farkına varmış olmalı ki artık Halit Ayarcı gibi düşünüyor, hatta onun gibi konuşuyordu. Kendi benliğini bulamamış bir insan portresi olarak karşımıza çıkan Hayri İrdal, insanları anlamak için onlar gibi olmaya, onlar gibi düşünüp, konuşmaya başlar. Degersizleşen, ötekileştirilen, topluma yabancı bırakılan birinin onları anlayabilmesi için onlar gibi düşünmesine şaşırdık mı? "Farklı düşünmek çoğu zaman düşman edinmenin bir yoludur." Halit Ayarcı insanlar üzerinde ne kadar baskın ise Hayri İrdal bir o kadar silikti. Bütün başarıların arkasında tek mutlak gerçek varsa o da "İnanç"tır. İşte Hayri İrdal'ın da bu hayattaki tek sorunu inançlı olmamasaydı. İnsanların size olan tutumlarını görmek isterseniz onların menfaatlerini de yapacağınız işe dahil edin. Çünkü insanlar sorumluluk sahibi siz olduğunuzda yaptığınız bütün işleri ayakta alkışlar. Ancak eğer bu sorumluluğu onlarla paylaşmaya kalkıştığınız an size kati bir şekilde düşman kesilirler. Yenilik hiçbir zaman kolay olmamıştır çünkü insanlar kurdukları düzen ve güven daireleri üzerine yeni bir işe kalkışmak istemezler. Herkes gibi düşünme diye bir şey var bu toplumda biri önayak olmadığı sürece hiçbir yeniliğe kalkışılmaz, yapılmazdı. Şaşırdık mı peki? Hayal ile gerçeğin çatışması, toplumun medeniyet kalkınması adı altında boş hülyalara kapılıp gülünç bir duruma düşmesinin eleştirisini yapıyor Tanpınar... Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Roman ilk başlarda biraz sıkıcı veya ağır gelse de lütfen hemen pes etmeyin. Çünkü bizim onları anlamamız lazım. Oğuz Atay'ın dediği gibi: "Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum." Yaşarken anlamadık onları, bari kitaplarını anlayalım. En azından bunu onlara borçluyuz. Kitapla, sevgiyle, saygıyla kalın.
İsmail DENKTAŞ
İsmail DENKTAŞ
sıra sende sevgili dostum en yakın zamanda seninde incelemeni görmek istiyorum.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,6bin okunma
··
2.308 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.