#nazımhikmet 'in 'Türk edebiyatının en iyi dört hikayesi' benzetmesi dolayısıyla merakla okudum. İlk kez sayfamda paylaştığım ve tarihçi bildiğim yazarın dili oldukça sade.Öyle ki; neredeyse alıntı yapılacak cümle yok, çoğu köylü ağzı da olsa bildiğimiz tümceler.
8 hikayeden ilk dördü Koca Nazım'ın da dediği gibi, edebiyatımızda köylü düşün ve kültürünü yansıtmasıyla başlarda yer alabilir nitelikte. Cinselliği de içine alan köy hayatının ayrıntılı irdelenişini Refik Halid ve Sabahattin Ali'den sonra ilk kez gördüm. Sıradan insanın düşünce yapısıyla olaylara bakışını ve belki de Realizmi sezebilirsiniz. Son 4 öykü ise, tamamen mizaha kurgulu, biçimsel yönleriyle tam bir sistem eleştirisi ki, edebi yönleri dahi tartışılabilir. Köy hayatına içeriden bakışın ilk örneklerinden sayılan kitabı yazar, eski haliyle (ilk 4 hikaye) bıraksaydı, daha iyi olacakmış doğrusu.
Eski Osmanlı ve Kurtuluş savaşı eserleriyle tarihimize değişik bakış açısı getiren ve Nazım'la birlikte aynı sebepten hapse atılıp yakın arkadaş olan yazar, bir diğer arkadaşı #aziznesin'in ifadesiyle, önemli bir değer: Okunmalı. Ara vererek Esir Şehir üçlemesi romanlarına geçeceğim.