Madam Bovary Niçin Önemli?Uzun zamandır bir klasik incelemesi yapmamıştım (belki de hiç yapmamışımdır). Yıllar evvel okuduğum bu kitabı bir kez daha okumak ve daha olgun bir yaşımda yeniden değerlendirmek istemiştim. İsteğimde haksız değilmişim, kitabın neden kendisinden sonrakileri bu kadar etkilediğini daha net görmüş oldum.
İncelemelerimde uzun uzun konu anlatmayı sevmiyorum. Olay akışları ve özetlere erişim çok kolay. Ben "neden"ler üzerine inceleme yazmayı ve okumayı daha çok seviyorum. Bu kitap "neden" realist edebiyatın mihenk taşlarından kabul ediliyor? "Neden" bu kadar ünlü? Bu soruların yanıtlanması, özellikle klasikler için elzem niteklikte. Bu sebeple incelemem biraz daha teknik ve farklı unsurlar üzerine yoğunlaşacak. Yani, incelememde Bovary'nin maceralarını tek tek anlatıp, "evet bu kitabı öneriyorum, iyi okumalar" diyip bitirmeyeceğim.
1- Kiliseye başkaldırı, din sömürüsüne tepki
1856 yılı, bu tür bir başkaldırıya hazır değildi. Her ne kadar Orta Çağ devri çoktan kapanmış ve Sanayi Devrimi ile teknolojiye ve bilime verilen önem artmış olsa da kilisenin otoritesi halen güçlüydü. Romanlarda alelade kilise baskısının ve din sömürüsünün eleştirisini yapmak kolay değildi. Nitekim Madam Bovary de yazıldığı dönemde bu sebeple sakıncalı bulunmuş ve Flaubert'e davalar açılmış. Bu başkaldırı ana kahraman Emma Bovary üzerinden çok yüzeysel ve ince verilse de esas isyan eden kahramanımız eczacı Bay Homais. Bu karakterin ayrı bir romanı yazılabilirmiş, okurken en sevdiğim karakter oldu. Üstelik ana karakter de sayılmaz kendisi, olayların ana akışında pek de yer almıyor. Eczacılıkta okul okuduğu gibi bununla yetinmeyip kitaplarla kendini yetiştiren Homais, küçük bir kasabada eşiyle birlikte eczacılık yapmakta. Bölgenin yobazlıklarına, papazlara ve alternatif tıp yöntemlerine toptan karşı olan Homais, bağnazlıklarla gücünün yettiğince mücadele ediyor. Flaubert'i ana olay akışının dışında böyle bir karakter eklemeyi akıl ettiği için tebrik ediyorum.
2-Feminist başkaldırı
Ana kahramanımız Emma üzerinden doğrudan bir kadın mücadelesi gözler önüne seriliyor. Emma bu sisteme karşı olmakla birlikte o da gücünün yettiğince eril düzene karşı dik durmaya çalışıyor. Spoiler olmaması adına mücadelesinin detaylarına pek girmiyorum; ancak bolca hataları da var tabii.
3-Şehirli olma özentiliği
"Özenti" kelimesini kötülemek için kullanmadığımı belirtmek istiyorum. İnsanız, hepimiz bir şeylere özenebiliriz. Burada kastettiğim, dönemin burjuvasının güçlenmesiyle birlikte şehirli hayatının gitgide önem kazanması ve şehirde yaşamayan insanların burjuva sınıfına duyduğu özentiliktir. O dönem için de bu durum gayet doğal. Emma küçük bir kasabada yetişiyor ve romanlarda okuduğu büyük tiyatro ve müzikal sahneleri onu cezbediyor. Bu tür etkinlikler de burjuva sınıfı ağırlıklı ilerlediği için Emma, bütün mücadelesini güçlü bir kadın olarak burjuvalara özenerek, onlar gibi olmaya çalışarak veriyor. Bence mücadelesinin sonucu da gerçekçi bir şekilde aktarılıyor. Her ne kadar Flaubert realist bir yazar olarak görülse de o dönemin romantik etkileri romanda mevcut. Romanda fazla tesadüfi unsurlar ve duygusallığın tavan yaptığı anlar var. Flaubert romanı yazarken "genç bir kız gibi düşünmeye çalıştığını" dile getirmiş. Bu cümle günümüz dünyası için belki "gerici" bir ifade gibi gözükebilir; ancak o günün dünyasıyla düşünmek lazım. Yazarlar gerçekçiliği sağlamak için böyle düşünmek durumundaydı. O kalıp yargılar henüz tam olarak yıkılmamıştı ve Flaubert'in realist olma çabasını takdir ettim.
Romanın çok akıcı ilerlediğini söylemeliyim. Çok daha zor ve uzun betimlemelere aşina olduğumdan betimlemeler beni sıkmadı. Lisede okuduğumda epey sıkıldığımı hatırlıyorum. Eh, yaş almak böyle bir şey olsa gerek :). Bugünün gözüyle bakıldığında bazı tekrarlar can sıkıcı olabiliyor, bunu kabul ediyorum. Bovary'nin son derece mantıksız davrandığı durumlar var, fakat bunların bilinçli şekilde yazıldığını düşünüyorum. Dediğim gibi, o dönemin bakış açısıyla bakmak lazım.
Eğer ki bu romanı siz de uzuuun yıllar önce okumuş ve pek de bir şey hatırlamıyorsanız bir kez daha hatırlamak adına okuyabilirsiniz. Bir kitabı defalarca kez okumak çok istisnai yaptığım bir şey olmakla birlikte fazla unutmayla birlikte tekrar okumalar yapabiliyorum. Aklımda hep "Aşk-ı Memnu'nun ilham alındığı kitap" olarak kalan Madam Bovary, aslında Aşk-ı Memnu'dan epey farklı. Hoş, Halit Ziya bizzat bu kitaptan ilham aldığını söylese de tamamen de kopya etmemiş.
Mösyö Homais'nin bilimselliği ve Emma Bovary'nin sağlam duruşuyla kalınız...