Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
GÜZELLİK Mİ RUH MU İNSANI İNSAN YAPAN?
instagram.com/maksattkitapp Kitabı ellerimin arasından bırakalı bir saati geçti belki de fakat hala etkisi beynimin içerisinde dolaşıyor, dolaşıyor ve yayılıyor düşünceler istemsizce. Kısa sürede okuyup bitirdiğim bu kitabın sansürsüz baskısını da okumak isterdim fakat bir süre bu kitaptan bahsetmesem iyi olacak. Kitap boyunca o kadar çok sinirlendim ve o kadar çok düşünce benim beynimin içerisinde bir kramp olarak döndü ki kitap sonunda oh be dedim, evet dedim sen böyle bir sonu hak ettin Dorıan, hak ettin. Sahi size ne soracağım çevremizdeki insanlar bizim hayatımızı ne kadar etkileyip değişik bir konuma evirebilir ki, bunu bir düşünün siz olur mu , belki Dorıan tüm günahlarının bedelini bir arkadaşına yıksa da tek suçunun kendisinde olduğunu biliyordu, ya da bilmiyordu ne fark eder ki o saçma sapan şeyleri kendisi yapmadı mı sonuçta. Sıradan bir ressamın mankeni olan Dorıan'ın hayatıyla daha doğrusu portesiyle karşı karşıya kalacaksınız güzelliğe tapan bir karakterin güzellik uğruna nasıl da ruhunu feda ettiğini göreceksiniz belki. Bakın arkadaşlar ben öyle olaylardan felan bahsedip bir inceleme yapmam. Yazdıklarımı süsler okurken hissettiklerimi yansıtırım incelemelerim o sebeple salt konuyu merak edenler ne denli memnun kalır bu incelemeyle muamma neyse hala okumaya devam ediyorsanız dinleyin bakalım. Evet güzelliğine tapan bir karakter Dorıan, aslında şunu gördüm ki onun güzelliğini taparcası haline getiren çevresindekilerdi. Sürekli onun güzelliğinden bahsedip ona güzelliği ile her şeye sahip olabileceğini aşıladılar. Hayatta da böyle değil midir, bazen düşünmediğimiz şeyleri bile çevremizdeki insanların sayesinde düşünür olmayan özelliklerimizi var sanırız. Evet belki Dorıan aşırı güzeldi ama bunu kitapta bu kadar abartmaları ve bunun sonucunda ise karakterimizin güzelliği için ruhunu feda etmesi sinir bozucuydu. Hem Victor Hugo dememiş miydi 'Bedenleri değil ruhları sevmeyi deneyin. Bedenler ölür fakat ruhlar yaşar' diye. Bizler ise bedenlerin hastasıyız. Bir güzelliğe başımız döner 'hayır' deme hakkımız asla yokmuş gibi düşünürüz. Bu da insanoğlunun en büyük zayıflığı galiba... Ressam Basil'den bahset etmek istiyorum biraz, belkide bu romanın tek masumu oydu. Basil seni öyle bir sonla görmek beni çok üzdü. Basil tam olarak hayatta en çok dostuna değer veren birini simgeliyor ve bu değerin karşılığını bencillik dönütleriyle alıyor. Ah işte hayatta böyle ne zaman bir fedakarlık yapsak 'yapmasaydın' kelimesiyle karşı karşıya bırakırlar bizi. Diğer bir karakterimiz ise Harry, ah bazı düşüncelerine safsatalarına o kadar sinirlendim ki. Ama bazı düşüncelerine de katıldım yalan söyleyemeceğim; mesela 'ancak kendi yaşamamızın seyircisi haline gelirsek yaşamın derdinden, kederinden kurtulabiliriz.' ne de güzel söylemiş ama dimi belkide yaşamımıza dışardan baksak ve ona göre kararlarımızı versek acılarımızı ona göre yaşasak belki de her şey daha kolay olurdu. Kadınlar hakkında söylediği şeylere, evliliğe dair düşüncelerine, haz düşkünlüğüne iyiye ve kötüye bakış açısına bazen sinirlendim bazen de evet çok doğru dedim ama genel olarak sinir bozucu olduğunu söyleyebilirim. En çok ruhumun ezildiği bir diğer karakter ise Sibly. Karşısına geçip sen bunları hak etmedin diyesim geliyor kendisini anımsayınca. Tiyatroya aşık bunu sanat edinmiş bir karakter. Sanatından başka hiçbir şeyi gözü görmezken aşkla tanışmasıyla sanatından bir anlık koptu. Aşk hepimizin dengesini bozuyor anlaşılan kimin bozmaz ki... Dorıan'a aşık ve Dorıan'ın da ona aşık olduğunu sandı. Sandı diyorum çünkü güzellik ve mükemmellik düşkünü Dorıan onun sahnede kötü oynayışından sonra onu terk etti. Evet sırf bu yüzden halbu ki aşık Sibly oynayamayışının tek sebebinin aşkla tanışmış olmak olduğunu söylemişken. İşte bu yüzden kızıyorum Dorıan'a. Aşık olduğunu düşünüyordu onun kötü oynayışına şahit olana kadar. Aslından onun tek gördüğü Sibly'in sanatıymış kendisi değil. Peki ya bu terk edişte Sibly'e ne kaldı dediğinizi duyar gibiyim hiçbir şey kalmadı arkadaşlar okuyun ve sizde görün aşkın bir insanı ne hale getirdiğini... Her şey buradan sonra başladı artık. Kendi portresini resmeden ressam dostu Basil portreyi ona vermişti ve o an Dorıan 'keşke ben değil de bu portre yaşlansa ben hep böyle genç kalsam ' demişti. Nereden bilebilirdi ki bu dileğinin gerçekleşeceğini... Evet arkadaşlar dileği gerçek oldu porte zamanla yaşlanmaya başladı Dorıan ise seneler geçmesine rağmen genç kaldı. Ama ne değişti biliyor musunuz Dorıan'ın ruhu. Ruhu eskidi, çirkinleşti, kendi içinde ezildi, karardı yaşlandı. İşte ruhu yansıdı portreye ve onu herkesten sakladı. Kendinden bile. Çok büyük günahlar işledi, çok büyük kötülükler yaptı herkese karşı sonra iyi bir insan olmaya karar verdi bu karar geç bir karar mıydı yoksa hala iyi biri olmak için zamanı var mıydı bunu siz okuyarak görüceksiniz. Ruhlarımız ne de önemli dimi. İnsan ruhunu doyurabilmeli ve onu hep dinç ve genç tutmalı. Güzelliğe bu kadar tapmak içerde bir eksiklik oluşturuyor. Halbuki biz faniler eskimeye ve yaşlanmaya mecburuz. Hayat bu çünkü, doğar büyür aşık olur ve ölürüz. Fakat ruhlarımız öyle değildir onlar nefes almaya devam ederler bir yerlerde ve hep bir yerlerde bizden izler taşırlar. Dorıan ise bu eserle bizleri temsil ediyor yani insanlığı. Okuyun okutturun.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202372,9bin okunma
·
233 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.