Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

240 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
"Devrimci önder"in formasyon eğitimi
Okuması sabır ve adanmışlık istiyor. İnsanların methettiğine bakmayın öyle sular seller gibi akıp giden bir kitap değil. Hayli kompleks cümleler ve teknik bir dil kullanıyor. Yarısını bile anladığımı söylemem. 1970 civarında yazılmış. Yani kapitalizm/emperyalizm ile sosyalizm/komünizm ekseninden bir soğuk savaş mücadelesi yürüyor. Bu ortam içinde devrimcilik, vicdan sahibi olmanın sesi. İşçi ve köylünün isyanı ile yönetimi ele geçirmesi arzulanıyor. Peki bu arzunun yerine gelmesi nasıl sağlanabilir? Bu çoğu okuma yazma bile bilmeyen kitle nasıl ayağa kaldırılır da kendi kaderlerini kendi ellerine alabilirler? Devrime önderlik etmek isteyenler nasıl davranmalıdır? Ezilen halk ile nasıl bütünleşip onların devrim sürecinde karar almadan düşünmeye, eyleme geçmeye kadar her sürece dahil olması nasıl sağlanır? Bunun gibi sorulara cevaplar oluşturmaya çalışıyor yazar. Günümüz eğitim literatüründe veya özel okul pazarlama terminolojilerinde yapılandırmacı eğitim/ yaparak yaşayarak öğrenme/ öğrenci merkezli eğitim gibi isimlerle anılan bir yaklaşım var. Eski ezberci yaklaşıma tepki olarak doğmuş gibi. Eskiden durum şu: Öğrenciler boş bir levha; öğretmen bunlara yazı yazıyor veya öğrenciler boş bir kova ve öğretmen bunların içini dolduruyor. Öğrenciye düşen öğretmenin mutlak bilgisini hatmedip daha sonra istendiğinde bu bilgiyi geri çağırabilmek veya önüne konan bir problem üzerinde bu bilgiyi uygulayıp problemin yanıtını verebilmek. İşte bu yaklaşım artık yerini öğrencide bir merak uyandırma, öğrencinin kendi keşfetmesine rehberlik etmek veya öğrencilerin yapa yapa deneye yanıla bilgiye ulaşmasına [kendi bilgisini inşa etmesine yani yapılandırmasına] izin vermeye evrildi. Artık öğretmenin rolü bilgisini aktarmak değil, öğrencilerin bilgiye ulaşma serüveninde onların yoldaşı olmak. (Bu öğrenci merkezli model kulağa çok güzel geliyor ama belirli alanlar için uygulanabilir olsa da merkezden yapılmış bir öğretim programının, belirli saatler içinde, kalabalık sınıflar içinde işlenmesi gereken konuları bitirmekle yükümlü öğretmenler, haklı olarak, akademinin anlattığı bu hikayeye acı acı gülümseyip peri masalı muamelesi yapıyorlar. Hem layığıyla uygulanması için ne zaman, ne mekan ve de personel sayısı yeterli hem de belli alanlarda uygulanması bilginin doğasına aykırı. Yani “bilgi mutlak değildir, kişiye göre değişir, herkesin kendi fikrine inanması ne güzeldir” falan kafası [post-pozitivizm etkileri] matematik gibi bir alan için zerre kadar uygulanabilir değildir. Bakın bir Avustralyalı matematik öğretmeni var harika anlatıyor. Ama yine geleneksel işte anlatıyor, öğrenciler dinliyor. Katılımları sorularına yanıt vermekten ibaret. Öyle, öğrencilerin yaparak yaşayarak öğrendiği falan yok. Veya benim matematik eğitimi için örnek model teşkil edebileceğine inandığım kadar iyi bulduğum bir youtube kanalı var. Orada da çok çok iyi görsel animasyonlarla çok kompleks matematik konuları açıklanıyor ve insan “artık bu konu böyle anlatılabiliyorken sınıfta ders işlememiz tamamen gereksiz” diye düşünüyor. Bu bahsettiklerimin linklerini aşağıya ekleyeceğim. Bir başka konu da bu türden matematik mühendislik eğitimlerinde gayetle geleneksel eğitimle işleyen Çin gibi Hindistan gibi ülkelerin Amerika gibi ülkelerden bu alanlarda çok daha başarılı insanlar çıkarıyor olması. ABD iş dünyası ve akademi tabii ki bu yetenekli insanları transfer ediyor ama bu gençler sınıfta haydi beraber keşfediyoruz havasıyla yetişmemiş kimseler. Neyse parantezi kapatayım.) Yazar, bu yapılandırmacı eğitim düşüncesi ile halk kitlelerinin devrime yönetilmesinde nasıl kullanılacağını kavramsal olarak formülize ediyor ve devrimci önderin halkla iletişim el kitabı minvalinde ortaya seriyor. Yazarı büyük kılan mesele şu ki bu kitap yazıldığı dönemlerde özel okullar öğrenci merkezli eğitim falan fişman lafı etmiyordu zira genel eğitim literatüründe bu işler daha yoktu. Tıpkı Dostoyevski’nin ortada psikoloji diye bir disiplin yokken insan psikolojisinin derinliklerinde geziniyor olması gibi. Eğitimin siyasi bir mesele olduğunu, iktidarın en önemli propaganda araçlarından biri olduğunu henüz fark etmemiş kimseler için kitapta bazı cümleler ufuk açıcı olabilir. Devrimin veya sosyalizmin hala bir seçenek olarak ortada varlığını koruduğuna inanmak isteyen romantik solcular için güzel bir okuma olabilir. Ancak ben açıkçası günümüzde bu kadar zor okunan bir metne okur arkadaşlarımı veya genç dostlarımı yönlendirmek istemem. Aynı veya benzer içeriği daha duru, daha somut anlatan eserler -ben bilmiyorum ama- vardır diye tahmin ediyorum. Öneren ve kitabı hediye eden arkadaşıma çok teşekkür ederim. Bahsettiğim yapılandırmacı olmayan matematik eğitimi linkleri: youtube.com/watch?v=X32dce7... youtube.com/watch?v=WUvTyaa...
Ezilenlerin Pedagojisi
Ezilenlerin PedagojisiPaulo Freire · Ayrıntı Yayınları · 20181,191 okunma
·
1.066 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.