Bedenin kendisi zindan olmaktan çok, “bedenin arzu ve isteklerini çok fazla karşılamak.” bedeni tam bir zindan haline getiriyor, insanı maddeye bağlayarak ruhunun ve sevginin hafifliğinden uzak düşürüyor. 🤔 Diye düşündüm.
.
Aklıma Sezen Aksu’nun söylediği bir şarkı geldi:
“Peki nasıl istersen öyle olsun
Tutamam tutamam gideni
Belli ki kırmak istemiyorsun kalbimi
Kıyamam, bir de kıyamam iyi mi?
Giden gitmiştir zaten
Kesemem kesemem yolunu
Hani satın alınan sevgiye alıştırılmış
Bir çocuğun her oyuncağa çabucak doyumu
Ben de yoluma giderim
Ezdirmem kendimi
Ama gezdirmem de gönlümü
Gider acımı çekerim
Beni özle isterim beni çok özle
Üzül üzül bir süre
En azından ince bir kabuk bağlasın
Azıcık eşitlik sağlasın”
Aşk ilişkileri de -hele de evlilik zemininde yaşanmıyorsa- bir tür zindan olabiliyor insana, bazılarına daha az bazılarına çok fazla zindan... Sonra bunu terketmek Ya da bitmesi ilişkinin, sağ Salim çıkmışsa kişi aklıyla ve kalbiyle eğer, ruhuna yeniden kavuşmanın ve yuvasına (kendine) dönmenin sevincini yaşatabiliyor... Böyle!
Ruhu (ile temasını) kaybetmek ve yeniden yuvaya dönmek, fiziksel bir şekilde olmak zorunda değil illa; insan yaşam içerisinde de bu süreci (bir örneklik üzerinden) yaşayabiliyor...
.