Gönderi

Ben insanı soyutlayan edebiyatı fazla sevmiyorum. Post-modern edebiyatta güzel örnekler verildi, yanlış örnekler de verildi. Edebiyat insansızlaştırıldı! İnsanın duygularından, korkularından, aşkından, sevincinden soyutlandı. Kendi içinde bir oyun haline getirildi. Ben edebiyatın tekrar insanileştirilmesine inanıyorum. Bütün dünyada, Amerika'dan başlamak üzere, yeniden insanileşmesi. 19. yüzyıl Rus edebiyatı çok büyüktür. O edebiyatın sırrına bakarsanız şefkattir. Kahramanına yazdığı, topluma ve insana duyduğu şefkattir. Tolstoy'un, Dostoyevski'nin, Gorki'nin hepsinin hikayelerinde bu var. Post-modern öncesi Amerika romanlarında da öyledir. Ağustos İşığı'nı okursanız William Faulkner'in, Joe Christmas denen siyahiye içiniz fena olur. Ama sonradan insan edebiyattan çıkartıldı. Amerika'da post-modern yazar var, kitabında abisiyle yolda itişip kakışırken arabanın altına yuvarlanmış, ölmüş abisi. Bu kadar büyük bir trajediyi yarım sayfa bile yazmamış. Ondan sonra beyzbol kulüplerini anlatıyor. Ben bunu anlamıyorum. Kardeşinin ölümünden etkilenmeyen adam niye bana beyzbol anlatıyor. Etkilenmiyorsa, etkilenmeyen bir hasta olduğunu anlatsın. Duygudan bu kadar koparak olmaz. Yunan trajedilerinden beri insanlığın belli halleri var, insanlığın hâllerini anlatmadan, içinde kanlı canlı insan yaratmadan roman olmaz. Laf olur işte, yazıp durursun, 500 sayfa. Zülfü Livaneli- Ot Dergisi 99. Sayı
·
56 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.