Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
GORDİON DÜĞÜMÜ*
Bu ağdalı zaman yolculuğunda gezgin birer çingeneyiz. Yaşadığımızı sanıyoruz. Asimile edilirken entegre olduğumuz fısıldanıyor kulaklarımıza -neredeyse- artık doğar doğmaz. Komşu kavramı anlamını yitirdi, ‘öteki’ne dönüştü. Artık dünyadaki herkes birbirine yabancı. Aile bireyleri bile… En yakınımız, her şeyimiz elimizdeki cep telefonları. Çipten korkan ama her anını görüntüleyip paylaşarak yaşayan bir tür. Homo electironicus’a evrilen yalnız çingeneler. Duyguları sanal, dünyaları sanal… Dijital bir paralel evrende bizden istedikleri her şeyi veriyoruz. Karşılığında tek beklediğimiz ilgi, binlerce beğeni. Fotoğraflarımızı çekerken kime bakıyoruz? Aynada baktığımız kim? Kim için tüm bu çaba, kendimiz gibi boşlukta dolanan diğer yalancı çingeneler için mi? Sanal gezginler, ekran seyyahları, kendini es geçip uzaktakine talip aklı beş karış havada fetih yapamayan fatihler gibiyiz. Artık her birimiz başkalarının öyküsünde suçlu veya hoş karşılanmayan biri olarak varız. Dünyadan geçen bir göçmen bir yabancı, birey bile olmasına izin verilmeyen taklit bireyler halinde ortada gezinen çingeneler. Sarkaçlar gibi hep yönümüzü değiştirmeye meyilliyiz. Çünkü; Ruhumuz çingene… Hiçbir şeyin geriye alınamayacağı noktaya varmaktan galiba artık korkmuyoruz. Herkesten gizlediklerimizi herkese göstermeye meraklı olduklarımızla aynı cebimize koyup bu paralel evrenden geçiyoruz, dijital bilgeler çağında. Elimizde kaygı kalkanı ve sahte oklarımız var. Bu yaşamak mı bilmiyorum. Dünyada kaybolmanın adı yaşamak olamaz… Kitabın hissettirdiklerinden sonra gelelim kitaba: Dünyada misafir olarak varolurken onu sahiplenerek sınırlar çizenlere kızıyor Bauman bu kitapta. Madem küreselleşiyorsun neden kardeş olamıyorsun, diye soruyor. Kapitalizmin vahşi dişlerinin hepimizi mideye indirirken gençlerin işlerinin daha zor olduğunu ve eğitimin de artık tamamen sermayenin bir oyuncağı haline getirilerek değersizleştirildiğinden bahsediyor. Azınlık ve göç sorunlarına insanî bir gözle duygu bağlamında bakılması gerektiğini ama giderek muhafazakârlaşan iktidarların bundan çıkar sağlayamadıkları için kendi kazanımlarını korumaya çalıştıklarını, gençlerden de geleceğin çalınmak istendiğini eklemiş. Söyleşi kıvamında, kolay okunur olması yanında sindirilmesi gereken uzun cümlelerle kafanızı karıştıran paragraflarla dolu ama geçmiş ve gelecek arasında sıkışıp kalmış günümüz insanını çok iyi tanımlıyor. Ekonomik parametrelerin insanı birer “tüketici” haline getirmeyi başarmış olması karşısında hala duygudan yana olanların varlığını hissetmek güzel. Bu his bile eski çoğu insana göre. Tüket ve at. Sakın arkana bakma. Okuduklarımız ve öğrendiklerimizle farkındalığımız artıyor ve çoğu şey daha net çizgiler taşıyor ama bunları bilmek yeterli mi, tabii ki hayır. Sorular daima ve illaki bilmediğimiz yerden gelecek. Yine de; Bu kitabı neden mi okumalısınız? Narsist olmamak için.. Yaşam gerçekten çok karmaşık… Bilgi kirliliğine bir katkı da benden gelsin o zaman son olarak, başlık ve güzel hikayesi: *Gordion düğümü, Büyük İskender’e atfedilen bir söylencedir. Genellikle, çözümü zor bir sorunun kaba kuvvetle halledilmesi anlamında metafor olarak kullanılır. Yeni bir lider arayışında olan Frigler’e bir kahin tarafından, şehre öküz arabası ile giren ilk adamı kral ilan etmeleri söylenir. Bu kişi kağnısıyla kente giren yoksul bir köylü, Midas’ın babası, Gordios olur. Gordios, kral ilan edildikten sonra öküz arabasını Frig tanrısı Sabazios tapınağına adar. Araba kızılcık dallarından bir düğümle tapınağa bağlanmıştır ve bu düğümü çözecek kişinin Asya’nın hakimi olacağı söylentisi ile ünlenir. Büyük İskender, Gordion’a geldiğinde (Mö334) düğümü çözmeye çalışır ama başaramaz. Sabrı tükenince öfkeyle kılıcını çekip düğümü keser. İskender, gerçekten de Pers İmparatorluğu’nun fatihi ve Asya'nın hakimi olma yolundadır. Ancak 33 yaşında ateşli bir hastalıktan zamansızca ölümü bilgelerce İskender'in Gordion düğümünü çözmek yerine sabırsızca davranmasının cezası olarak yorumlanır. Düğümleri çok sıkı atmayalım ki sonra kesmek zorunda kalmayalım… Değil mi?
Eğitim Üzerine
Eğitim Üzerine
Eğitim Üzerine
Eğitim ÜzerineZygmunt Bauman · Ayrıntı Yayınları · 2020143 okunma
··
1.817 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.