Kitabı okurken araştırarak okunması gerektiğini düşünüyorum, her yazılanın doğru olduğunu düşünerek değil. Elbette hekimlik tecrübeleriyle Canan Karatay'ın söylediği şeylerin bir kısmı doğru fakat bazı yerlerde eksiklikler büyük. Örneğin Canan Karatay tuzun vücudumuz için çok yararlı olduğunu, yıllarca aksinin iddia edildiğini ve ne kadar canımız isterse o kadar tuz tüketebileceğimizi yazmış. Demiş ki "tuz tüketen toplumlar daha az kalp ve damar hastalıklarına sahip oluyor mesela Uzak Doğu'da bu hastalıkları görmek çok zordur. Fakat Türkiye'de yeterince tuz tüketilmiyor. Uzak Doğu'da günlük 8 gram tuz tüketiliyor biz de tüketmeliyiz". Sevgili 1k okurları, bizim ülkemizde günde yaklaşık 16 gram tuz tüketiliyor! Bunu Canan Hanım nasıl göremedi? Neden kitabında yer vermedi? Sadece tuz tüketimine bakarak Uzak Doğulu insanlarla bizi kıyaslamak ne kadar doğru? Biz onlar kadar balık yiyebiliyor muyuz? Biz onlar gibi hareket edebiliyor muyuz? Yaşam koşullarımız aynı mı? Her şeyden önce genetiğimiz aynı değil. Birçok değişken varken sadece tuz tüketimiyle bunu kıyaslamak sizlere ne kadar mantıklı geliyorsa yazarın kitaplarını o kadar okuyun.