insan dünya düzlemine geldikten sonra varlığının tanımı kendi şahsi kanaatiyle değil toplum, din, mistisizm ve genel-geçer doğrulardan hareketle yapar. Bu bağlamda insanlığın dik durması yani ayağa kalması zihin çeperinin genişlemesiyle mümkündür. İşte bu açıdan dinin, mistisizmin dayattığı doğru ya da yanlış savlar üzerine düşünme eylemi tarihsel