Gönderi

ben ne zaman fırsat bulsam yamacında soluklanır, dibine kıvrılırım. başımı yüklerim bedenine, kalbinin atışını duymak için huysuzca kıpırdanırım. bir bebek olurum, istemiyorum çocuk olmak. çocuklara kıyılıyor da bir bebeğin gözyaşına dayanamıyor yüreği berrak olanların. senin yüreğin ben de berrak, öyle kabullendim. sen, ne zaman huysuzlansam beni bağırına yatırmak zorunda kalacak idin ta ki benden gitmeden önce. belki sinerdim boyun girintine, kokun ağlatırdı. güzelliği yaşartırdı gözlerimi. gözyaşım akardı, çekinmezdi senden. boynundan süzülür köprücüğüne dolardı yaşlarım. serçeler gelirdi dibimize, geri çekildiğim vakit şarkırlardı melodiyi, konarlardı köprücüklerine. tuzlu muzlu ama yumruları giderdi bilhâssa gidecekti de. ama sen kursakta yemi bıraktın, bile bile gittin. serçeler ağlamak istemedi, onlar soluksuz kaldıkları için gözyaşı döktü; zorunlu kılındı ölüm.
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.