İyi akşamlar, Halide Edip romanı 1923 yılı dolaylarında gazete ile tefrika etmiştir. Servetifünundan sonra dilde sadelik gayesine girişildiğini az çok bu dönemin kitaplarını okuyan herkes bilir. Bilhassa Ziya Gökalp bu husus hakkında bu gün bile dilimizdeki birçok kelime farsça ve Arapça kökenden geldiğinden “Türkçeleşmiş Türkçedir” anlayışını benimsemiştir. Dil tartışmalarının yoğunlukla ve iştiyak ile edildiği bir döneme ait bir romandan profesyonel bir roman dili beklemek yalnız acemi okurlar için geçerli olabilir diye düşünüyorum. Romanı okurken de yazıldığı dönemin siyasi ve sosyal hali de kati suretle göz önüne alınmalı. Bir mesel verelim, Hayvan Çitliğini stalin dönemini bilmeden yorumlaya çalışmak büyük bir hata olur, romanı yalnızca ihtilal eden birkaç hayvan olarak tasvir etmektir bu. Artık dini yanlış anlayarak bir kesime karşı devamlı olarak bir aldatmaca ile kullanan, kendi çıkarları doğrultusunda esasında yüce olan dini kirli emellere alet etmişleri eleştiren, sahih dinin bu yüzü kararmış din tüccarlarının anlattığından çok farklı olduğunu anlatan, ve yorumunuzda bahsettiğinizin aksine dini kavi birini de oldukça güzel -Aliyeden değil dededen bahsetmekteyim- bir şekilde tasavvur etmiş bir romandır Vurun Kahpeye. Bu gün bile veyl olsun ki ülkemizin en büyük sorunlarından biri yanlış anlaşılan ve asla doğrusu öğrenilmeye tenezzül edilmeyen dinimizdir. İnanın ki, ben bunları ömrünün 6 yılı imamhatiplerde geçmiş birisi olarak demekteyim :) üselik az önce bahsettiğim gibi, dönemin siyasi ve sosyal durumuna bakarsak eğer, gri karakterler oluşturmanın pek de mümkün olmadığını -filhakika kasaba halkı romanda devamlı şekilde gri karakteri oynamaktadır gelgitleriyle ve kah şüphe kah güvenleri ile- fark edebilirsiniz. Gayet güzel, okuyuca keyif veren, ve sahiden önemli meselelere değinilmiş bir romandı arkadaşlar, okuyun okutturun.