Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Romanımız, (Karanlığın Yüreği) 3 Aralık 1857 yılında Ukrayna'da doğan, İngiliz yazar,Joseph Conrad’ın en tanınmış romanlarındandır. Sürgün edilen anne ve babası ile birlikte Rusya'ya giden Conrad dört yıl arayla önce annesini ve ardından babasını kaybeder. Dayısının himayesinde yaşamaya devam eden Conrad’ın gençlik yılları bunalımla geçer. Bu yıllarda , kumar oynamaya başlar. Birkaç kez intihar etme teşebbüsünde bulunur. 1874 yılında bir Fransız gemisinde denizci olarak çalışır. 1884 yılında İngiliz denizcilik şirketinde çalışmaya devam eder. İngiliz vatandaşı olmayı seçerek, yirmi yaşından sonra İngilizce dilini öğrenir.Ana dili İngilizce olmamasına rağmen, İngiliz edebiyatının en önemli yazarları arasında sayılır. Conrad yirminci yüzyılın bir çok yazarını etkileyerek, eserleriyle örnek olur.1894 yılına kadar da denizcilik hayatına devam eder. Doğal olarak, bir çok eserinin konusunu ,denizcilik hayatında yaşadıkları oluşturur. Conrad, 1890 yılında bir Belçika firmasında çalışmak üzere Kongo’ya hareket eder. İşte Joseph Conrad’ın Kongo'ya yaptığı yolculuğun ve yaşadıklarının etkisinde kalarak yazdığı 'Karanlığın Yüreği'nde, sömürgeciliğin gerçek yüzünü anlatır. Uygarlık adı altında yerli halka yaşatılan zulmü gözler önüne serer. Roman Afrika'nın vahşi doğasının fotoğrafını çeker gibi canlı bir anlatıma sahiptir. Romanda yarattığı karakterler simgeseldir. Roman kahramanlarından Avrupalı şirket temsilcisi Kurtz sömürgeciliğin temsilcisidir. Emperyalizmin hesabına çalışır. Afrika kıtasına aydınlığı getirme adına yaptığı şeyler, zamanla içindeki karanlığın, açığa çıkmasını neden olurken, gerçek yüzünü de ortaya çıkartır..Kurtz buralarda bir ilah gibidir. Fildişi toplamak için köle çalıştırır. Çalıştırdığı insanlara istediği şekilde davranır. Hatta işine yaramayacağını düşündüğü köleleri öldürür. Her şey onundur. O ne derse o olur. Romanımızın diğer kahramanı Marlow hasta olan Kurtz’ u alarak İngiltereye dönmek ister. Kurtz hasta olmasına rağmen dönmek istemez. Marlow gemisi ile Kurtzu İngitereye götürmek için hareket eder. “Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?” der, Franz Kafka İşte Conrad’ın eseri ” Karanlığın Yüreği” de bu tür kitaplardan biri. İnsanı sarsan, saran ve etkisi altında bırakan bir kitap. Sayfa sayısı az olmasına karşın konusu ve anlatım şekli ile oldukça yoğun ve unutulmaz eserlerin arasında yerini almış muhteşem bir kitap. İlk defa bu kitabı okuduktan sonra birde seslendirme sanatçısı Akın Altan’ın sesinden dinledim. Romanı, Akın Altan’ın esrarlı sesinden dinlemek ayrı bir güzellikti. Emeğinize ve sesiniz sağlık ,Sn Akın ALTAN Sömürgecilik olayı anlatılırken , kahramanımız Marlow doğada karşılaşıp, asıl insanın içinde gördüğü kötülüğü ve karanlığı ele alır. Belki en zararsız olan karanlık doğada rast geldiği, insan eli değmemiş Kongo’nun karanlığıdır. Avrupalıların güya medeniyet götürme adı altında yaptıkları zulmün karanlığını” ve her insanın içinde var olup, istendiğinde denetlenebilen, kötülük yapma isteğinin ruhumuzda yarattığı karanlıktır, onun ilgisini çeken. Kendisinde ve karşılaştığı insanlarda bu tür karanlık düşüncelerin nasıl oluştuğunu , gözlemleriyle anlatır. İnsanın bu karanlık tarafı ki , daha çok para kazanmak adına, yerli halka bu derece zulüm ve işkence yapabilen insanlar yaratmıştır. İnsan her zaman kendinden güçsüz insanları, kendi çıkarları için ezmiş ve kullanmıştır. İşte bu romanda Conrad insanın bu özelliğini akıcı ve bol benzetmeli, etkili bir anlatımıyla gözler önüne seriyor. Kongo Nehri’nde kaptanı olduğu teknede , Avrupalı sömürgecilerin yerli halka karşı zalimce davranışlarına tanık olur. fildişi elde etmek için binlerce filin öldürülüşü, beyazların bitmek bilmeyen para hırsları ve öfkeleri kendisinin de içinde bulunduğu, sömürgeci yaşamından nefret ettirir. Kurtz, son nefesinde ‘dehşet, dehşet’ diyerek hayata veda eder. Kim bilir , gözünde son kez canlanan anılarının korkunçluğu belki onuda üzüp, pişman etmiştir. Gerçekte Kongoda yaşananları internetten yaptığım bir alıntıyla bitirelim. “Açığa Çıkan Katliam Kongo’da 1885 yılında başlayan acımasız sömürge döneminin gerçek yüzü 1900’lü yılların başında gazeteci Edmund Dene Morel tarafından dile getirilmeye başlamıştır. Denizcilik şirketinde çalışan Morel’in seyahatleri onun Bağımsız Kongo Devleti ile temas kurmasını ve bu ülkede uygulanan zulümleri öğrenmesini sağlamıştır. 1901 yılında çalıştığı şirketten ayrılıp, Kongo’daki korkunç durumu açığa çıkarmak için çalışmalara başlayan ve gazeteciliğe yönelen Morel zorla çalıştırma, çocukların orduya alınması, köylerin yakılması ve işkence gibi konularda kamuoyu bilinci oluşturmak için büyük çaba sarf etmiştir. Morel’in kampanyası sırasında ortaya çıkan kesilmiş ellerin, ellerini kullanmayan çocukların ve yakılmış köylerin fotoğrafları, tüm dünyada büyük yankı uyandırmıştır. Belçika Parlamentosu 1908 yılında, İngiliz Hükümeti’nin ve halkın büyük bir kesiminin baskısı nedeniyle II. Leopold’un sömürge denetimine son vererek Kongo’ya el koymuştur…”
Karanlığın Yüreği
Karanlığın YüreğiJoseph Conrad · Can Yayınları · 20114,198 okunma
·
816 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.