Her şey bambaşka olabilirdi sevgili Raif. Öncelikle bu çok popüler olan kitap bir aşk romanı değil. Sabahattin Ali bir aşktan ziyade yalnızlığı yaşam biçimi haline getirmiş bir kişinin bu yalnızlığına çare bulacağını keşfetmesi ve sonrasında bu çareyi yitirmiş olmasını anlatıyor. Bireyin yalnızlığı ve dışlanmışlığı bir toplumsal sorun değil de aşk mıdır? Neden aşk romanı diye tanıtıyorsunuz? Romantizm mi var kitapta? Dibine kadar realist! Her şey bambaşka olabilirdi diyorum çünkü Raif’in bulunduğu konum onu çok güzel noktalara taşıyabilir ve mutlu edebilirdi. Raif neyi seçtiğini dahi bilmeyen ve bende bilinci yerinde değilmiş hissi uyandıran durgun bir karakter. Bu halinin sebebi ise çok derinden hissettiği yalnızlık. Dibine kadar yalnız olan Raif kendi minik dünyasında kitap sayfaları arasında yaşıyor, 2-3 tanıdık yüz dışında kimseyle muhatap olmuyor, Türkiye’den göçtüğü Avrupa’nın bir ülkesinin bir şehrinin bir semtinin birkaç sokağından öteye hareket etmeye tenezzül dahi etmiyor. Yaşadığı toplumun ötekisi olmuş. Sessiz, dışlanmış ve alay konusu edilen biri. Bu yönleriyle ona sitem ediliyor, kızılıyor. Ama Raif bambaşka bir dünyada. Ömrü boyunca sadece bir kişiye tanışıyor: Maria Puder. Sürekli kendine benzeyen arkadaşlar edinen ben Raif’in Maria ile muhabbete tutulmasına hiç şaşırmadım :) Maria ile mekansal bir ayrılık yaşayan Raif muhtemelen yalnızlığının onu soktuğu ruh hali sebebiyle terk edilmişlik hissine kapılarak melankoliye sarılıyor. Raif neden böyle bir hayat yaşadı diye soruyorsanız bence cevabı ancak çevrenizdeki sessizliği tercih etmiş kişilerde bulabilirsiniz.

Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Tükenmezkalem Yayınları · 2019315,3bin okunma

·

100 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Düşünce Okur