Ey Farklı-Kadın, hiç düşündün mü senin bana, benim sana nasıl da görünmez olduğumuzu? Hiç düşündün mü ne kadar cahiliyiz birbirimizin? Birbirimizi görmeden görüyoruz birbirimizi. Birbirimizi duyuyor ve sadece kendi içimizdeki sese kulak veriyoruz.
Başkalarının kelimeleri kulaklarımızın hataları, aklımızın denizlerinde olan kazalardır. Ne kadar da güveniriz başkalarının kelimelerine yakıştırdığımız anlama! Başkalarının kelimelerle dile getirdiği hazlar bize ölümü tattırır. En ufacık bir derinlik katma kaygısı gütmeden, dudaklarından döküverdikleri kelimelerde ise hayat ve haz buluruz.
Ey her şeyi açıklayan, yorumladığın derelerin sesi, mırıltılarında nice anlamlar bulduğumuz ağaçların sesi – ah, gizli aşkım, hepsi, bu katıksız düşler, hücremizin parmaklıklarından akan kül ne kadar da biz hâlâ!