Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

496 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Şıpsevdi romanı 1901’de Alafranga adıyla İkdam gazetesinde tefrika edilmeye başlanmış; ancak sakıncalı görülerek yayını durdurulmuştur. 1909’da Şıpsevdi adıyla Sabah gazetesinde tefrika edilmiş, 1911 senesinde de kitap hâlinde yayımlanmıştır. Romanın girişindeki tramvay sahnesi insanların tavırları, davranışları konuşmaları bizlere yaşayan İstanbul’un manzaralarını, o atmosferi yansıtmaktadır. Devrin sosyal yaşamına dair bize bir ön bilgi sunar. Hüseyin Rahmi, Alafrangalığı Şıpsevdi’ de üçe ayırır. İlk grup orta üst sınıfta olanlar yani; sarayla içli dışlı olanlardır. Bunlar Fransızca bilen, at binen şöhretlerini ailelerinden alanlardır. Hüseyin Rahmi, bu gruptaki insanları tek yeteneklerinin şıklık, kumar, dans vs. olması bakımından topluma faydaları olmaması bakımından ve Osmanlının parasını harcamaları bakımından eleştirir. İkinci grup ise Avrupalı kadınlarla evlenmiş levantenlerdir. Bu grubu ise bir yüzünün Osmanlı diğer yüzünün Avrupalı olması bakımında iki yüzlü kumaşa benzeterek eleştirir. Üçüncü tip ise hikayenin ana kahramanı olan Meftun’un içinde bulunduğu gruptur. Romanda bu gruptaki alafrangalar, dış görünüşleriyle, oldukça ayrıntılı bir şekilde tasvir edilir. Batılılaşmayı yalnızca dış görünüşe ve davranış taklitlerine indirgeyen bu grup, yozlaşmış tiplerden oluşur. Hüseyin Rahmi, bu üçüncü tipi anlatmak için romanın merkezine Meftun’u oturtur. Meftun gibi olanlar en tehlikeli olanlardır ve korkulması gerekenlerdir. Kendisinden daima fedakarlık beklenen halkın yozlaşmış olması, onu en tehlikeli alafrangalaşan tiplerden biri yapar. Meftun, Batı hayranı amcası tarafından eğitim için Paris’e gönderilmiştir. Ancak eğlence hayatına kendini kaptıran Meftun, derslerinden ziyade alafrangalığa odaklanmıştır. Amcasının vefatı ile İstanbul’a dönmüştür. Orada kendi kültürünü kaybeden Meftun, İstanbul’da da alafranga bir hayat sürdürmeye çalışır. Meftun’un, ailesini, hizmetkarlarını herkesi etkiliyor olması gerçekten bir şey bildiği algısı yaratmaktadır. Fransızca Adabımuaşeret kuralları yazılı kitap ile evdeki herkesi eğitmeye çalışması özellikle yaşlı bir kadın olan ninesini bu kurallara göre eğitmeye çalışması durumu komikleştirir. Hüseyin Rahmi, Batı kültürünü yaşamına adapte edebilecek bir donanım ve toplumda böyle bir yapı mevcut değilse bunun yozlaştırıcı olacağına değinmiştir. Romanda bir de Meftun’un aksine geleneksel bir tip olan Meftun’un kardeşi Raci vardır. Raci, doğrudan ideal bir karakter değildir ancak kültürel bir koruyuculuğu kendine üstlenmiş bir karakterdir. Raci’nin neyin koruyucusu olduğu tam olarak belirli değildir. Alafranga tipin değili olarak kurgulanmamıştır, korumacıdır. -Kız kardeşlerinin hamile olduğu gerçeğini Meftun ile birlikte öğrendikleri bölümdeki tutumu Meftun İle Raci arasındaki farkı net bir şekilde yansıtır.- Meftun, bir süre sonra kız kardeşi Lebibe’nin komşu köşkte yaşayan Mahir ile bir ilişki yaşadığını öğrenir ve Mahir adlı genci araştırmaya başlar. Bu araştırmanın sonucunda Mahir’in babası Kasım Efendi’nin oldukça varlıklı ve hâli vakti yerinde bir adam olduğunu öğrenir. Kasım Efendi, geleneksel bir yaşam tarzı benimsemiş alafrangalıktan uzak ve alafrangalıktan hiç hoşlanmayan bir tiptir. Kasım Efendi’nin kızı Edibe de babasından aldığı terbiye nedeniyle babasıyla benzer özellikleri taşımaktadır. Kasım Efendi’nin varlıklı olmasını, hayalini kurduğu alafranga hayatı yaşayabilmek için bir avantaja çevirmek isteyen Meftun, arkadaşı Mc. Ferlan’ın tavsiyesi üzerine kendisine piyangodan para çıktığı şeklinde bir iddia ortaya atar ve bu sayede kız kardeşi Lebibe’nin Mahir ile evlenmelerinin ardından Meftun da Edibe ile nikâhlanır. Ancak Meftun, cimriliğiyle tanınan Kasım Efendi’nin servetini ele geçiremediği gibi hem başlık parası ödemek hem de Edibe ve Mâhir’e bakmak zorunda kalır. Meftun’un, Mahir’i babasının senetlerini çalmaya ikna ederken mülkiyetin adil dağılımı ile ilgili söyledikleri Hüseyin Rahmi’nin görüşlerini yansıtır. Mülklerinin senetlerinin oğlu Mahir tarafından başkalarına teslim edildiğini öğrenen Kasım Efendi, Mahir’i evlatlıktan reddeder. Bunun üzerine Mahir intihar eder. Kardeşi Raci, olayların sorumlusunun Meftun olduğunu düşünür. Okuyucu yaşayanları Meftun’un kaçışından iki sene sonra Paris’ten evine gönderdiği mektup ile öğrenir. Meftun işlediği suçlar, yaptığı ahlaksızlıklar ile ilgili olarak en ufak bir üzüntü hissetmemekte, adalet duygusunun sadece ahmaklar için olduğunu savunmaktadır. Şıpsevdi 2. Meşrutiyet Devri romanı olmasına rağmen tam anlamıyla tarihsellik ve zihniyet açısından dönemi yeterli düzeyde yansıtamamaktadır. Alafranga, züppe tip işlenmesine rağmen zaman zaman yazar toplumda gördüğü aksaklıkları Meftun üzerinden eleştirmektedir. Zaman zaman Meftun’un söylemlerinde haklı yanlar da görülür. Türk edebiyatında Alafranga tiplerin komikleştirdikleri görülür. Ancak Meftun Bey’in onlardan farklılaşan bir karakter olduğu aşikârdır. Alafranga tipin ötesinde bir karakterdir. Yazar, zaman zaman kendi söylemek istediği eleştirileri Meftun aracılığı ile yapar. Meftun’un, şehvet duygusu ile hareket eden, tensel doyuma odaklanmış bir birliktelik kavramını insan doğasına uygun sayması, doyuma ulaşıldığında ortada aşkın kalmaması, Lebibe ile Mahir’in birbirlerini aldatması örneği gibi toplumsal ikiyüzlülüklere de değinilmiştir. Naturalizm etkisinde olan Gürpınar, toplumsal olanın insan yapısıyla uyuşmadığını ötekileştirdiği bir karakter ile anlatır çünkü o dönemin şartlarında bunları dillendirmek pek mümkün değildir. Fakat bu durum karakter kurgusunda zayıflıklara neden olmuştur. Meftun, mülkiyet konusunda sol konjonktüre hakim gibi konuşurken bir taraftan elinde Fransızca adabımuaşeret kuralları kitabı ile ninesine adabımuaşeret kuralları öğretir. Bu durum bir tezat oluşturur. Meftun iyi bir eğitim almamıştır. Ancak Fransa’ya gittiği için saygındır onun yetersizliklerini kimse sorgulamaz. Sözde aydın bir karakterdir. Alafrangalığı bütün Doğu’ya yaymaya çalışmak sonuç olarak komiktir, yozlaştırıcıdır. Batı, Reform ,Rönesans, Aydınlanma Çağı gibi dönüşümleri yaşayarak bu kültürü bir temele oturtmuştur. Bu dönüşüm rasyonel aklın yönlendirdiği bir dönüşümdür. Bu kültürü taklit etmek Doğu’da komik bir alafrangalıktan ibaret kalacaktır. Meftun bir başına alafrangalaşmamıştır. Toplumun ciddi bir bölümünde bu yozlaşma meydana gelmiş hâldedir. Romanda bir kazanan yoktur ancak en az zararla her şeyi atlatan yine Meftun’dur. Meftun ve onun gibi olanların hayranlıkları Batı’daki bu dönüşümün değil de bu dönüşüme adeta güce tapan bir şekilde hayranlık duyanların tezahürüdür. Bu yanlış Batıcılığı tehlikeli kılan durum budur.
Şıpsevdi
ŞıpsevdiHüseyin Rahmi Gürpınar · Bilge Kültür Sanat · 20152,097 okunma
·
188 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.