İstanbul/ Çekmeköy/ Nişantepe yakınlarında bir caddede;
(Polis kimlik soruyor)
Önümden ten renginden doğulu olduğunu tahmin ettiğim bir yurttaş yürüyor ve polis çevirdi!
Bana da "bekle, seninkine de bakacağız" dedi kibirli bir tavırla.
Enerjim yoktu, ağzının payını vermedim, 'tamam' dedim, bekliyorum.
Önümdeki doğulu yurttaşla diyalog aynen şöyle;
"Kimlik kontrolü yapıyoruz, kimliğini ver!"
"Bir saniye abi bakayım!"
"Çabuk, işimiz gücümüz var hadi."
(Cüzdanında biraz karıştırdı ve buldu)
"Buyur abi."
(Polis biraz bakındıktan sonra)
"Urfalı mısın sen" diyip güldü.
"Evet abi" dedi çocuk, Urfalıyım.
"Aklın bir karış havada, alık alık bakıyorsun, anlamam lazımdı, hadi git" dedi. Çocuk belli mazbut, ürkek bir çocuk, başını öne eğdi gidecek, tutamadım kendimi dedim ki,' Niye öyle dedin, Urfalı diye mi, Kürt diye mi?'
"Seninle konuşmuyorum" dedi.
'Konuşursun konuşursun, bal gibi de konuşursun, Kürt diye salak mı oldu şimdi bu çocuk" dedim.
"Sen kimsin lan benimle böyle konuşuyorsun. Ezdirtme kendini bak" dedi.
'Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın, tereciye tere mi satıyorsun, bende polistim, PVSK'yı( Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu) senden iyi bilirim, işine bak, benim canımı sıkma' dedim.
Ters ters baktı,bir şey demedi, bir süre sadece baktı, GBT'me bakıp "tamam, git şimdi" dedi. Bende ' ben hep burada olacağım, denk geliriz, bir daha bana emir vererek konuşursan kimliğimi de alamazsın' dedim, ayrıldım yanından.
Doğulu çocuk beni bekliyormuş ileride: "Abi benim için başını niye belaya sokuyon, benim için önemli değil" dedi, 'benim için önemli, bir gün benim başım belaya girer, sende beni yalnız bırakma olur mu?' dedim, kucaklaştık, ayrıldık.