Size yalnızlığı kim öğrettiyse yanlış öğretmiş. Yalnızlık öyle soslanacak, hava atılacak, caka satılacak, sağda solda parlatılıp satılacak bir şey değildir. Şikayet edilecek bir şey değildir, övünülecek bir şey de değildir.
Seçilmiş yalnızlık diye bir şey olmaz. Yalnızlık dediğin içine düştüğündür, itildiğindir. Öyle bir lüksmüş gibi "abi
Yüksek müsaadenizle bugün biraz kendinden bahsetmek istiyorum. Sizlere derinin altında sıkışıp kalan bir cam kırığından bahseder gibi, hayatımdan bahsedeceğim. Bu hiç bir şeyi değiştirmeyecek. Beni anlamayacaksınız, sadece ara sıra bardağınızdaki kadehlerden yudumlar alıp, yüzünüze beni dinlediğinizi belirten mimikler konduracaksınız. Abiler,
"Burası kitap sitesi" diyerek, rencide ettiğini düşünen zeka abidelerine yazıp yazıp "ya da neyse siktir et ya" diye vazgeçtiğim yorumlardan ve iletilerden oluşan "hepinizin geçmişini sikeyim" adlı kitabım yakında tüm kitapçılarda.
Günaydın. Şimdi bi düşünsenize, rüzgar mızıkasını çalıyor, buz gibi hava. Ormanın içinde ahşap bir kulübedesiniz. Şömineden gelen çıtırtı sesi ve loş ışık uykunuzu getiriyor. Yemeğinizi yemişsiniz tekli koltuğa yayılmış sıcak şarabınızı yudumluyorsunuz. Hafif gözleriniz kapanırken altınıza yaptığınızı farkediyorsunuz.