"Kalbini keşfet ki kendini keşfedesin."
Kendini arayışın, yanmadan pişmenin mümkün olmadığının, gözle görmenin hakikate erişmede yeterli olamayacağının öyküsü...
Afrika kökenli, Amerikalı bir psikoloğun İslam'la tanışma serüveni. Okuduğum en güzel tasavvuf kitabı diyebilirim. İnsana hayatta ki maksadının ne olması gerektiğini tekrar tekrar hatırlatıyor. Yaptığımız her işte her olayda , hayatı sorgulamamızı, geriye dönüp o an fark edemediklerimizi fark etmemizi; Yaratanı görmemizi öğretiyor.
Tevekkül, tefekkür, teslimiyet... Sn. Şekur o kadar etkileyici anlatmış ki gerçek hayatından kesitlerle roman tadında, akıcı, yapmacıktan uzak etkilenmemek 'ben nasıl bir kulum' dememek mümkün değil.
”İnsanların taş üzerine kazıdıkları yüzyıllık yazılar, Allah için su üstüne yazılmış yazı gibidir..."
* Kendimi bu eserle ilgili inceleme yapmak konumunda görmüyorum kesinlikle. Okuduğumda hissettiğim, anlamaya çalıştığım duyguları paylaşmak istedim sizlerle. Benim gibi bu eseri okumuk için erteleyenler varsa ertelemeyin derim.
“O en dışın dışında, en için de içindedir. Gözlerini ondan ayırma.”
"_Önceleri sadece aklımla kavrayıp kitaplarda okuduğum bir şeyi kalbimde duymaya başladım."
Eserden bu iki alıntı ile noktalamak istedim.
Keyifli okumalar dilerim. Okuduğumuzu anlayıp, farkındalığında olmak temennisi ile...