Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

231 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
WALLFLOWERLARINIZI SULAMAYI UNUTMAYIN
!!!SPOİLER OLDUĞUNU BİLİYORSUN!!!UYARMADI DEME!!! Bu incelemeye nasıl başlayacağımı uzun zamandır düşünüyorum ve incelemeye bu incelemeyi yazmaya başlamanın ne kadar zor olduğunu anlatarak başlamaya karar verdim. Çok zordu. Liseye yeni başlayan bir çocuğun başından geçen çeşitli dercedeki garip olayları anlatan bir kitap hakkında bir incelemeye nasıl başlanır ki? Büyük sözlerle, profesyonel bir “incelemeci” tavrıyla yazmak garip kaçar. Ama bu kitaba baştan savma bir inceleme de yazamazsın çünkü derinlemesine bir incemeyi hak ediyor. Aklıma gelen en iyi fikirse bu incelemeyi başlatmanın be kadar zor olduğunu anlatmak ve bunun nedenlerini açıklamak. Liseye geçmek ve lise hakkında yazmayı hep zorlayıcı bulmuşumdur. Yaşadığın anda yaşadıklarını tam olarak anlayamadığın ama anladığında da çok geç kaldığın bir dönem. Ama Charlie bir Wallflower (Türkçe’ye “saksı” olarak çevrilse de wallflower adının daha uygun olduğunu düşündüğümden kelimeyi orijinal haliyle kullanacağım) olarak bu karmaşalar ve anlaşılmazlıklar dönemini oldukça iyi açıklıyor. Partiler, arkadaşlıklar, aile, öğretmenler... arasından bir gözlemci gibi aktarıyor bize deneyimlerini. Bu deneyimleri sırasında da oldukça iyi insanlarla karşılaşıyor aslında. Bill, biraz Bay Keating’i de andırarak Charlie’yi derinden etkiliyor ve belki de birinin ona verebileceği en iyi tavsiyeyi veriyor: Hayata katıl. Charlie de öyle yapıyor. Charlie kitap boyunca neredeyse hiçbir şeye karşı çıkmıyor zaten. Can dostları Patrick ve Sam ile tanışıyor. Görür görmez Sam’e tutuluyor tabii. Ve bu ikiliyle lise hayatının fırtınalı sularına yelken açıyor. Bu yolculukta sıradan bir lise öğrencisinin başına gelebilecek şeylerden kat kat fazlasını deneyimliyor. İyi şeylerden ailelerin onaylamadığı şeylere. Başına o kadar çeşitli garipliklerde olaylar geliyor ki bunları nasıl hakkıyla anlatırım bilmiyorum. Hatta garip doğru sözcük mü onu dahi bilmiyorum. Okulun ilk günlerinden kavgaya giriyor, ortaokuldan arkadaşı intihar etmiş onun yükünü kaldırmaya çalışıyor, ablasının kürtaj gününde ona refakatçi oluyor, bir sevgilisi varken ,her ne kadar ayrılmak istese de, Sam’i öpüyor , Patrick’le geylerin tanıştığı parka gidiyor... İncelemenin başında bahsettiğim zorluğun ne olduğunu şimdi anlamışsınızdır umarım. Belki yukarıda sıraladığım olayları hakkıyla açıklamakta zorlanabilirim ama benim de iyi bir şekilde açıklayabileceğim bir konu var. O da Wallflower olmak. Wallflower olmak hayatta “girişimci” değil izleyici olmaktır. Etrafında yaşanan, gelişen hayatı; insanların bu hayatı nasıl yaşadığını izlersin. Ama aynı Charlie’nin de yaptığı gibi yalnızca izlemekle kalmazsın hayat hakkında düşünürsün, izliyor olduğun bu karmaşayı anlamaya çalışırsın. Bazen anlarsın, bazen anlayamazsın ama Wallflowerlar için bu önemli değildir; onlar hep izlerler zaten. İzlerler ve anlamlandırmaya çalışırlar. Bu onların doğasında vardır. Gerçekten uğraşmadıkları halde bu döngüden çıkıp hayata katılamazlar. Bazen gerçekten uğraşsalar bile katılamazlar. Çiçeklerin kendi doğası dışına çıkması zordur sonuçta. Charlie gibileri doğada nadir bulunurlar. Bu noktaya kadar kitaptan BAYAĞI hoşlandığımı anlamışsınızdır herhalde, ama her ne kadar kitaptan hoşlansam da “elektriğimizin uyuşmadığı” bir nokta var. O da anlatım tarzı. Hikaye, ana kahramanımız Charlie’nin yaşadıkları sonrasında bir yabancıya anonim olarak yazdığı mektuplardan oluşuyor. Bu anlatım biçimi ,biraz da Charlie’nin karakterinden ötürü, tek taraflı ve sığ hale getirmiş anlatımı. Cümleler oldukça kısa ; olaylar , duygular, kişiler az sıfatla nitelenmiş. Karakterler arası diyaloglar ve etkileşimler oldukça kısa tutulmuş , anlatım genel olarak Charlie’nin o “saf” düşüncelerine sıkışmış. Bu durum da ,Charlie’nin karakter gelişiminde çok önemli ve gerçekten oldukça derinleştirilebilecek olan, yan karakterlerin arka planda kalmasına sebep olmuş. Sanki bir sis tabakasının arkasındaymış gibi. Ana hatları var ama detayları belirsiz kalmışlar. Son olarak incelememi bitirmeden önce bir de film/kitap karşılaştırması yapayım. Filmi daha çok beğendim. Filmde kitaba göre yanlış giden hiçbir şey yok. Yönetmen yazarın kendisi zaten. Karakterler değişmemiş, önemli olaylardan hiçbiri atılmamış ve ayrıca ,medium değiştiğinden, kitapta olan anlatım “sıkıntısı” giderilmiş. Umarım bu kitaba hak ettiği derinlikteki ve kalitedeki incelemeyi yazabilmişindir. Not:Filmde tünel şarkısına Heroes’u seçmek müthiş olmuş. Müthiş şarkı! Müthiş sanatçı!Sahnenin havasına tamamen uygun. Bir filmde gördüğüm en iyi şarkı seçimi diyebilirim. Baştan aşağı müthiş!
The Perks of Being a Wallflower
The Perks of Being a WallflowerStephen Chbosky · Simon & Schuster Childrens Books · 2012848 okunma
·
1.923 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.