Çaresiz ve yalnızca yenmek için zamanı
Bu gece bir kahvede şiirler yazıyorum:
Şu yağmurlu gecede sigara dumanından
Zamanı süzüyorum: zamanın her anından
Çıkıyor bir kafiye-bir hayal ormanından
Sisli bir orman gibi sigaramın dumanı
Bu ormana mısralar yazıyor… bozuyorum
Çaresiz ve yalnızca aşmak için zamanı
Zamanın kemirdiği beynimi kazıyorum
Yazdığım her mısra bir ızdırap armağanı
Dalıp bir an ru’yaya; alıp inci mercanı
Ben dumanlar üstüne desenler çiziyorum
Ve birden duyuyorum bir Endülüs nağmesi
Bir ‘muvaşşah’ söylüyor çöller aşan nefesi
Ganni ya Ümmü Külsüm! Kayıp zamanın sesi
Rü’yalar görüyorum: Cihanı asumanı,
Dolduran çığlıkları tesbihe diziyorum…
Endülüs’te bir zaman, Elhamra konağında
O Arslanlı Havuz’da, Fıskiyeler Çağında
Billur şavkı cariye kızların yanağında
Muvaşşah söylenirdi, sevmek için her anı
Onları hatırlıyot-zamana kızıyorum.
Yaşadığı zamanı beğenen şair olmaz
Geçen gün ah, geçmiştir-gelecek belli olmaz
Yalnız bu an senindir; o da sana yar olmaz
Şiirle aşamazsam ben bu yeri, bu anı
O kayıp cennetleri ya niçin yazıyorum?