Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Söz
İkiçeşmelik semtindeki hana, büyük tahta bir kapıdan giriliyordu. Yan yana sıralanmış odalar vardı hanın içinde. Odalarda tuvalet yoktu. Herkesin kullandığı, taşları simsiyah olmuş ortak bir tuvalet vardı. Tuvaletin hemen dışındaki at yalağı gibi bir taşta da herkes elini yüzünü yıkar, traş olurdu. Soba yerine, kömür mangalı yakılır, odanın ortasına konurdu. Hem ısınılır hem de çay kahve yapılırdı. Elektrik yoktu, gaz lambası yakılırdı. Hayat şartları çok zorlu olmasına rağmen orayı çok severdim. Masal gibi bir yerdi, sanki İpek Yolu kervanlarının uğradığı bir Orta Çağ hanıydı. Zaten, şartları da o zamanın hanlarından pek farklı değildi. Mangal közünün yarattığı ışık oyunları, odun kokusuna karışmış kahve kokusu, gaz lambasının cam fanusu etrafında iz bırakarak tavana doğru yaydığı is; bunlar unutamadığım anlardı. Teyzenin kocası İhsan amca, çok cana yakın bir adamdı. Beni sever, büyükmüşüm gibi benimle muhabbet ederdi. Pilli radyosunu dinler, akşam belli saatte de masal anlatan bir program açardı ve onu kaçırtmazdı bana. Üçümüz mangalın karşısında sıcacık bir gece geçirirdik. Modern hayatın hiç uğramadığı ama insanlığın unutulan değerlerinin fazlasıyla yaşandığı bir ortamdı. Özellikle de benim soğuk hayatıma bir aile sıcaklığı katardı.
Sayfa 82 - Karina Yayınevi
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.