Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Birtakım karakterleri tanıyalım bakalım
İçten Pazarlıklılar: Sana başka, arkandan başka konuşur. Seninle ilgili olanları merak eder. Ondan daha kötü durumda olmanı umarak dinler hayatını. Test etmesi kolay. Kendin ile ilgili güzel bir şeyler uydur ve suratına bak. İlk sözlerini analiz et. “Yaa inan çok sevindim,” gibi bir riyakârlık çıkacak ağzından. Sevinmeyecek, üzülecek. Sen ondan daha kötü değilsin diye üzülecek. Hayat yarışında önlerde değil diye zaten üzgün ama alışmış buna. En azından gerilerde kendisi ile aynı mutsuzluğu paylaşacak birileri olsun istiyor. Sen üzül istiyor. Sen ondan aşağıda ol ki, üzerine basabilsin ve bir insan boyu yükselsin istiyor. Bu insan tipini hızlı ve kolay samimi olmasından ayırt edebilirsin. Kimse kimseyle o kadar hızlı samimi olamaz! Yapman gereken belli. Dengeli ve mesafeli bir ilişki. Yeteri kadar uzaklık, yapışmayacak kadar yakınlık! Yakalar: Aşırı empati sendromunu hiç duydun mu? Bazı durumlarda “başkaları ne der?” diye düşünerek hayattan zevk almanızı kendi kendinize sabote etmenize aşırı empati denir. Ne zaman bir yalaka görsem aşırı empati devreye giriyor. Yalakalar sana da yapışır. Onlar omurgasız oldukları için sadece başkasına sarılırsa dik durabilirler. Ama ahmak oldukları için de dik duran seni eğmek isterler. Birisi sana sadece güzel şeyler söylüyor ise, bir uyan artık. O kadar da mükemmel değilsin. Hayır ben değilim, oradan biliyorum. Nefret ederim yalakalardan. Amazon ormanlarındaki sülükler gibi yapışırlar. Sülüklerden kurtulmanın yolu onları yakmaktır. Bir yalaka neyi sevmek ve ne ile yanar bilir misiniz? GERÇEKLER ile. Yakala işleve başladığında, “Sana dürüst olayım mı?” Bu söylediklerin beni zerre motive etmiyor. Benim istediğim ve bana lazım olan şu,” diyerek para ya da menfaatiniz neyse adını koyun. Sonra suratındaki o toz olup uçuşan maskeyi görün. Aptal yalaka sırıtması gidip, pazarlık yapmaya hazırlanan çirkin suratını göreceksiniz. Şikâyet: Bunlar sadece şikâyet etmek ve gününü daha kötü yapmak için varlardır. Yaşam amaçları budur. Derin okyanuslarda yaşayıp, sülfür ile beslenen bakteriler gibi mutsuzluk ile beslenirler. Her şeyi şikâyet eder. Ne arkadaşlığı ne de sevgililiği çekilir Bunların. Restorana girersin. Yerleşirsiniz. Garson gelir. Menüyü verir. Gider. Tekrar gelir ve sorar, “Ne alırdınız?” Bu anı bekleyen şikâyet canavarı cevaplar “Nefes. Nefes alırız. Menüye bakalım ve sizi çağıralım değil mi?” Bak haklı olabilirsin ama sadece saldırmak ile olmaz bu hayat. O garson sana hizmet etmek ile görevli, zorunlu değil. Zaten menüde ne olmasını bekliyorsun ki? Füzyon mutfağı mı sanki gittiğin yer? Yemek gelir hemen itiraz. “Bu ne biçim makarna?” Çay, kahve ikram edilir. “Bu koyu!” Yazıyorum ki, tanı bunları. Tanı ki, uzak dur. Tüm dünyadan nefret etmen için seni soğutabilirler. Kontrol Manyakları: Yapabileceğin en büyük hata bunlar ile ortak ya da sevgili olmandır. Kontrol listesini işaretlemekten, adım atılmaz. Tatile gitmek bile ıstıraptır. Onun elinde bir cetvel vardır. O cetvel ile tanır dünyayı. Her şey 30 santimlik cetveline göredir. Sevgililiği hiç çekilmez bunların. 30 günlük demo süresi boyunca sıkar kendini. Sonra ilişkinin adını koyma merakı başlar. Potansiyel sevgini paylaşacağı kim varsa kurtulmak ister. O da yetmez, etrafından insanları uzaklaştırmaya çabalar. Sonunda seni kozaya sokup, kendi gezer. Sosyal medyanı seni takip için kullanır. Hayatını o yönetmelidir. Tabii sen izin verirsen! Verme. Biz bu bağımsızlığı kazanmak için çok şeyler atlattık. Bir yarım akıllı çökmesin ömrüne. Zam Salaklar: Şair Özdemir Asaf diyor ya “Sen bana bakma, ben senin baktığın yönde olurum.” Tam olarak bundan bahsediyorum. Patron nereye bakarsa hop orada bitmen gerekiyor. Fotokopi makinesine doğru mu bakıyor, hemen başında fotokopi çekmeye başlaman lazım. Sen bu ofisin hem kaloriferi hem kolonusun, Demirbaşısın. Mutfağa mı baktı, hemen bir kahve! Hep uyanıksın, hep çalışıyorsun! Unutma sen bu şirketin hem Amerikano makinesi, hem bilim neferisin. Göz hizasından ayrılma ki patron bunu görsün. Bunun için yaşarlar. Ha bir de zam sakakların iş değil, aşk hayatındaki versiyonları vardır. Bu tip yaratıklar, gönül meselesinde de sürekli artış isterler. Hep bir sonraki adımdır dertleri. Tanışırsın ve onun aklından senden alabileceği bir sonraki fayda vardır. El tutma, öpücük, cinsellik, sömürü hepsi takvimdedir. Günleri bile bellidir. İlk buluştuğun andan itibaren taksimetre çalışmaya başlar. Hep bir fayda/maliyet hesabı yapar. “İki kez buluştuk. Yemekler, sinema, taksi derken 870 TL harcadım. Bu paraya en az X kez öpmeli, Y kez sarılmalıyım. Elde ne var? Artanı ile ne yapsak…” Kaç! Bak uyarıyorum kaç! Bundan kaç.
·
285 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.