Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

(...)Burada bir soru akla gelebilir: Fâtih'in böyle belli bir fetih planı var mıydı? Bir plan dahilinde fetih iddiası kabul edilemez. Fakat gelenek ve jeopolitik şartların zorunlu kıldığı belli bir fetih izlencesi kesin olarak haraketlere yön vermiştir. Bu itibarla, onun belli başlı fetihlerini kronolojik sıra ile hatırlayalım: Rumeli'nde 1454-1459 Sırbistan'ın ele geçirilmesi, 1458-1463 Mora'nın alınması, 1453-1479 Arnavutluk isyanının bastırılması ve Kuzey Arnavutluk'un işgali, 1459-1461 Bosna'daki fetihler, 1470 Agriboz adasının fethi, 1459-1461 Kuzey Anadolu'da Ceneviz kalelerinin kontrolü, Candaroğulları ve Trabzon Rum İmparatorluğu'nun ortadan kaldırılması, Orta Anadolu ve Akdeniz kıyılarının fethi. Fâtih, Balkanlar'da egemenliğini kurarken Macarları, Anadolu'da ise Akkoyunluları karşısında başlıca rakipler olarak bulmuştur. Ege Denizi'nde ve Karadenizde egemenlik kurmak için de Cenevizlilerle ve daha çok Venediklilerle çarpışmıştır. Ege'de Rodos, Balkanlarda Belgrad onun kontrol altına alamadığı, fetihlerin durakladığı iki uç noktasıdır. Fakat ölümünde Tuna Nehri'nin güneyindeki ülkelerle Toros Dağları'nın batısındaki memleketleri hemen hemen tamamıyla ele geçirmiş bulunuyordu. İşte bu doğal sınırlar arasında, onun kurmuş olduğu imparatorluk, İstanbul etrafında ülke bakımından büyük bir bütün oluşturuyordu. Fâtih'in kurduğu bu çekirdek, imparatorluğun 400 yıl devam eden gerçek yapısını oluşturmuştur. Macaristan, Eflâk ve Boğdan, hatta Arabistan devlete oldukça gevşek bağlarla bağlı ve kendisinden çabuk ayrılan parçalar olduğu halde bu çekirdek sağlam bir şekilde bütün karışıklıklara dayanmış, imparatorluk birliğini korumakta devam etmiştir. İşte bunun içindir ki, Fâtih Sultan Mehmed Osmanlı İmparatorluğu'nun arazi bakımından gerçek kurucusu sayılmalıdır.
Sayfa 222Kitabı okudu
·
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.