Herkes ölür ölümünü;
göğe salıp düşlerini,
salıp tenini, nefesini
bırakır ceketini.
Herkes bırakacaktır ceketini. (Yılmaz Odabaşı)
ÖLÜM, muhabbeti bile insanın hoşuna gitmeyen ama herkesin kendi filminin son sahnesinde yaşayacağı kaçınılmaz mukadderat...
Emile Zola üstad, bu eserinde beş insanın ölümünde yola çıkarak bize ölümü anlatmış.
Herkes, aynı şekilde mi acaba bu sonu yaşıyor.
Beş çarpıcı öyküde sırayla; Aristokrat, burjuva, esnaf, köylü ve işçi ailelerine bizi misafir ediyor. Tüm öyküler mezarlıkta son buluyor.
Kendi ölüm korkusu yüzünden cenazede olan, daha ölüyü gömmeden miras kavgası, çaresizlik, kabulleniş...
Bu minik eseri okuyunca, mağaradan bugüne aslında bugüne değişen pek bir şey yok...
Ölüm ve Sevgi dün ve yarın üzerinde her anlamda konuşulmaya değer önemli iki tılsımlı kelime...
ölüm her aklına geldiğinde
ah edip vah edip inleme
bu halinle tanrıyı incitmiş olacaksın
ecel kapını çaldığı zaman
evi telaşa verme
o geldiği zaman
sen gitmiş olacaksın
( Okuyunca aklıma gelen Ahmet Kaya dörtlüğü )
İyi okumalar