Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Aslında yaşlı Kğal Süleyman'dan başka hiçbiğinin adını duymamıştım, ondan başka kğalı biğ tek oyun kağtlağında göğdüm. Biğ kğal ne kadağ kazanığ?" "Kazanmak mı?" dedim. "İstese ayda bin dolar kazanır, ne kadar isterse o kadar alabilir; her şey ona aittir zaten." "İyiymiş, di mi? Peki onlağ ne yapağ pağa kazanmak için?" "Hiçbir şey yapmazlar! Seninki de laf... Sadece tahtta otururlar." "Ha! Oluğ mu ööle şey?" "Olur tabii ki. Sadece tahtta otururlar. Belki savaş çıkarsa kalkarlar, o zaman savaşa giderler. Ama onun dışında yan gelip yatarlar ya da kuş avlarlar... sadece kuş avlar ve... Şşşt!.. bir ses duydun mu?" Hemen gidip baktık, ama aşağıdaki dönemeçten gelen bir buharlı gemi çarkının sesinden başka bir şey değildi; biz de geri döndük. "Evet," dedim. "Başka zamanlarda, işler çok sıkıcı olunca parlamentoyla çekişirler; herkes onun dediğini yapmazsa kellelerini uçuruverir. Ama genellikle haremde takılır." "Neğede takılığ?" "Haremde." "Hağem ne?" "Karılarını koyduğu yer. Haremi bilmiyor musun? Süleyman'ın da vardı; neredeyse milyon tane karısı vardı onun." "Evet, doğğu; ben... ben onu tamamen unutmuşum. Hağem onun evi gibi heğhal. Çocuk odasında epeyce patığtı çıkıyoğduğ ha? Kağılağı da hep didişiyoğduğ, güğültü ağşa çıkıyoğduğ o vakit. Halbuki heğkes Süleyman'ın bugüne kadağ yaşayan en bilge adam olduğunu söyleğ. Ama ben onlağa hiç inanmam. Neden mi? Bilge biğ adam süğekli böyle biğ patığtı güğültü içinde yaşamak isteğ mi? Yok... hayatta istemez. Bilge biğ adam gidip kazan fabğikası açmak, sonğa da dinlenmek istediği zaman fabğikayı kapatığ."
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.