Anlatılanlar çok farklı olmasa da kesinlikle farklı bir olay örgüsü var kitabın. Adından da anlaşılacağı gibi bir portre üzerinden insanın, "ne idim, ne olacağım?" sorularının yanıtlarını göstermiş. Dorian Gray 20li yaşlarında, genç, toy, iyi ve güzel bir delikanlıyken ondaki güzelliği fark eden arkadaşı, ressam Basil Hallward, portresini çizer. Bu portre onun en iyi eseridir ve her iyi şeyin bir bedeli vardır. Hallward'ın arkadaşı; materyalist, hedonist ve aykırı biri olan ve hemen hemen her insanın onda kötücül bir şeyler gördüğü ama cümleleriyle herkesi etkilemeyi başaran Lord Henry, Dorian ile tanışır ve onu eğitmek ister. Dorian, Lord Henry'den ve onun 'dünyadaki tek gerçek güzelliktir, ona sahip olanın hiçbir şey yapmasına gerek yoktur' gibi cümlelerinden etkilenir. Bu sıralarda, çizilen portresini görünce kendi güzelliğinden büyülenir ve oradaki kendisini kıskanır. Bir dua eder; 'Tüm hayatı boyunca kendisi hep genç kalsın, bu portre yaşlansın' diye. Kitabın olayları da bu duanın kabul olmasından sonra başlıyor. Lord Henry gerçekten farklı bir karakter. Hepsinde olmasa da genel olarak cümlelerinde insanı garip bir şekilde rahatsız eden ama doğru yaa diye düşündüren bir şeyler var. (çok alıntı yaptım zaten. Kitabın Lord Henry'siz bölümü biraz sıkıcıydı) Dorian Gray o kadar güzel ki kimse onun kötü şeyler yapabileceğini düşünmüyor bile. Ama ödediği bedeli de kimse fark etmiyor. Hangimiz ruhumuzun en derinlerindeki kötülüğü tüm çıplaklığıyla gördük ki!? Kendini kandıramamak da insanı çıldırtabilir.. Çok beğendiğim bir kitap oldu. Daha fazla alıntı yapardım da kendimi tuttum. Okuyunuz bence ;) Oscar Wilde'ın tek romanıymış. Zirvede başlamış ve bırakmış gibi..

Dorian Gray’in PortresiOscar Wilde · Koridor Yayıncılık · 201873,5bin okunma

·

108 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sitare