Dostoyevski'nin ilk eseri olan İnsancıklar, sanırım okuduğum ilk klasiklerden biridir. Yaklaşık yirmi beş küsür sene önce (çocuktum ilk okuduğumda) haliyle pek bir şey anlamadan okumuştum. Aklımda bir tek kitabın mektuplardan oluştuğu, yaşlı bir memurla genç bir kızın olduğu ve birbirlerine mektuplar yazdıkları kalmış. Büyük yazarın ilk eseri olması hasebiyle ayrı bir öneme sahip olsa gerek İnsancıklar. Ve gördüğüm kadarıyla genç Dostoyevski nasıl bir dehaya sahip olduğunu, gelecekte ne büyük eserler kaleme alacağını daha ilk kitabından müjdelemiş. Fazlasıyla hüzünlü, fazlasıyla sıcak ve içten bir kitap olduğunu söylemeliyim. Hani bazı kitapları okuduğumuzda iyi ki okumuşum deriz ya. İşte bu kitap da tam olarak bunu dedirtti bana. İyi ki okumuşum.