AvrasyaBeyaz kardinal lakaplı (sanırım Fransız siyasetçi kardinal Richelieu’ya gönderme yapılmakta) Vladislav Surkov gibi Putin’in önemli danışmanları arasında gösterebileceğimiz Dugin, tek kutuplu ABD hegomanyasına alternatif olarak çok kutuplu daha doğrusunu onun deyimiyle çok evrenli bir dünya yaratılması gerektiğini savunmaktadır. Dugin, bu sistemin gerçekleşebilmesi için kıta konfederasyonları (her ulusun kendi bağımsızlığını eşit şekilde muhafaza edebileceği bir üst devletin egemenliğinin olmadığı konseyin yönettiği devlet modeli) şeklinde örgütlenen devlet yapılanmalarına ihtiyaç duyulduğunu belirtir. Dugin tasavvur ettiği bu modelin İran, Türkiye, Çin, Azerbaycan, Ukrayna ve diğer bölge ülkelerin katılımıyla ve ulusal çıkarlarının uzlaşmasıyla mümkün olabileceğinin altını çizmektedir. Dugin’in tahayyül ettiği dünya, “Rusya ya büyük olmalıdır ya da yok olmalıdır” felsefesinden hareketle, popüler bir Slavizim ve küresel güç olma arzusu barındırmaktadır. Ayrıca Dugin, tıpkı İvan İlyin’in dediği gibi: “Demokrasi Rusya gibi büyük bir ülke için geçerli değildir. ” demokrasiyi Avrupa’ya özgü bir yönetim şekli olarak görür ve Avrasya ülkelerinde bu yönetim anlayışın devlet iktidarında zafiyete yol açacağını savunur. Kitap okunulduğunda, bir Büyük Rusya idealinin satırlardan taştığı hissedilecektir.
Sonuç olarak Aleksander Dugin, Avrupa Medeniyetini referans alan teorisyenlerin Rusya’nın sonunu hazırladığını belirterek; “Pareto” ekolünün uzantısı olarak tanımladığı ve Nietzsche vari bir kavram olarak gördüğü “Kaeton” ile klasik Avrasyacılık anlayışının yerine yeni bir Avrasyacılık açılımını ikame ederek küresel politikaya iddialı bir tez sunmuştır.