Şubattan beri kitaplığımda olan ama elimi her attığımda, biraz beklesin dediğim, okuduğum zaman ise neden bu kadar beklemişim diye hayıflandığım bir kitap
Canistan.
Ne kadar ilginç bir ismi var değil mi? CANİSTAN. İsmi üzerinde çok düşündüm, acaba ne anlama geliyor diye? Okumadan önce hiçbir anlam veremedim ama okuduktan sonra CANDAN ÖTE diye düşündüm. Tabii bu benim düşündüğüm, herkes kendine göre bir anlam verebilir.
Canistan ikisinin de önünde olması gereken bir kitap. İkisini de okudun mu ki bunu diyorsun, diyebilirsiniz. AYLAK ADAMI okudum, ANAYURT OTELİ'ni okumadım ama otel katibi Zebercet'i bilmeyen yoktur. Kitabını okumadıysam da izlediğim filmden, okuduğum incelemelerden okumuş kadar oldum.
Canistan, Yusuf Atılgan'ın ölmeden önce yazmaya başladığı ama tamamlayamadığı son kitabıymış. (Not: Bu bilgiyi kitabı bitirene kadar bilmiyordum.) Yarım kitap nasıl güzel olabilir diyebilirsiniz ama okuyunca aslında yarım kalmadığını çok rahat anlayabilirsiniz. Kitabı dört bölüm olarak düşünüp ancak üç bölümünü tamamlayabilmiş. Aslında bu üç bölüm kitap için yeterli bence. Kimbilir belki yaşasaydı, üçüncü bölümden sonrasını çıkarırdı. Çünkü kitap üç bölümde tamamlanmış. Ya da, son bölümde kitap Selim'in çocukluk arkadaşı Ali'nin gözünden anlatılacaktı. Ama bu kadarı bile herşeyi anlamamıza yetiyor. Yarım kalmışlık hissi kesinlikle uyandırmıyor.
Kitabı okuyunca mutlaka bir şeyler yazmalıyım diye düşündüm. Yazmasam kitaba haksızlık etmiş olacaktım. Şimdi diyeceksiniz ki, yazmadığın kitapları tavsiye etmiyor musun? Asla! Keşke zamanım olsa da yazabilsem. (Özellikle
Hasan İzzettin Dinamo'nun kitaplarını) Yaz geldi tatil başladı, daha nasıl zamandan bahsediyorum değil mi? Ama bazen yaz tatilleri çalışma zamanlarından daha yoğun olabiliyor. Benim de yoğun yaz tatili geçirdiğim bir dönem. Tatildeyim diyerek aslında kendimi kandırıyorumdur, tatil diye bir şey yok çünkü. Neyse sanırım kendimi az da olsa anlatabildim.
Canistan
Gelelim CANİSTAN'a. CANİSTAN, Çanakkale Savaşı döneminde başlayan, Birinci Dünya Savaşı döneminde de devam eden bir roman. Olaylar Manisa çevresinde geçiyor. Özellikle dönemin önemli olaylarına kısa da olsa değinmiş. Birinci Dünya Savaşı'ndaki işgal, kurulan çeteler, kısacası o dönem yaşanan olaylar kısa ama dolu dolu ele alınmış. Özellikle köy yaşantısı, üzüm bağları, köydeki insan ilişkileri çok derin bir şekilde anlatılmış. Okurken adeta gözümde canlandı. Sanki o anları yaşadım.
Romandaki baş karakter olan Selim, 14 yaşından beri içinde taşıdığı öfkeyi hayatı boyunca içinden atamamış. Zaman geçtikçe içinde taşıdığı öfkeyi büyüttükçe büyütmüş. Üstelik bu öfkeyi en sevdiği arkadaşı için taşımış. Zaten kitabın başında, sonunu anlatıyor. Yani benim söylediklerimi spoiler olarak düşünmeyin. Ama önemli olan bu sona nasıl gelindiği. Selim, hangi yollardan geçerek bu sonu hazırlamış. Önemli olan bunları bilmek.
95 sayfalık bir kitapta ne çok şey buldum. Selim'in güçlü kişiliğine rağmen içinde yaşattığı öfkeyi gördüm. Bu öfke bana çok anlamsız gelse de, Selim'e hayran kaldım. Selim'in küçük yaşta atıldığı bilinmez hayatta kendine bir yer edinmesi hayran olunası.
Hem Selim, hem kitaptaki diğer karakterler, hepsi ama hepsi o kadar yerli yerinde ki, ne bir eksik, ne de bir fazla. Okuduktan sonra, neden şimdiye kadar beklemişim diye düşünmeden edemedim. Ah, akılsız ben! :) Neden kitap dostu arkadaşlarının tavsiyelerini geciktirirsin ki?
Yusuf Atılgan
Her ne kadar Yusuf Atılgan'ı tanısak da, hayatına değinmeden incelemeyi bitirmek istemiyorum. Kendisi 1921 yılında Manisa'da doğmuş. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiş. Fakülteyi bitirdikten sonra bir yıl kadar Manisa'da edebiyat öğretmenliği yapmış. Sonrasında ise fakülte yıllarında katıldığı öğrenci hareketlerinden dolayı on ay kadar tutuklu kalmış. Çıktıktan sonra ise görevinden atılmış. Yani o kadar okumasına rağmen sadece bir yıl öğretmenlik yapmış. Ne acı değil mi? O kadar oku, sonra öğrencilik yıllarında katıldığın gruplardan dolayı görevden atıl. Tabii bu durum kendisini yıldırmamış. Hayatına edebiyatı katarak devam etmiş. 1989 yılında son kitabı olan
Canistan'ı yazarken, İstanbul'da kalp krizi sonucu hayata gözlerini yummuş. Bu arada bizlere az ama öz eserler bırakmış. Her romanı üzerinde konuşulacak kadar etkili olmuş.
Yeni sipariş mi vereceksiniz, lütfen sipariş listenize
Sait Faik Abasıyanık eklemeyi de unutmayın bu arada. İkisi de dudak uçuklatmayan fiyatlarda. Yani bütçenizi sarsacak kitaplardan değiller. O yüzden acele edin. Tükenmeden alın :)
Bu arada,
Canistan'ı bana tavsiye eden kitap dostu arkadaşım https://1000kitap.com/ruhadam35, bilseydim önerdiğin an okurdum. Geciktirdiğim için çok üzgünüm. Ama ne diyoruz, geç olsun da güç olmasın. Yani, hiçbir şey için geç değildir. Tekrar teşekkür ederim.
Meraklısına şimdiden keyifli okumalar :)
CanistanYusuf Atılgan · Can Yayınları · 20171 okunma
Bir Atılgan hayranı olarak bu kitabı şu ana kadar okumadığım için çok kızdım.Bu duyguyu bana hissettiren incelemeniz oldu.Var olun.İlk alışverişte almam gerekiyor teşekkürler.