Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şair, 1960 yılına kadar Gürün ve Sivas'ta zamanını küçük işler yaparak ve yazarak geçirir. Aynı zamanda resim yapmaya devam eder. Para kazanmak amacıyla trenlerin üçüncü mevki vagonlarındaki yolcuların karakalem portresini çizer. Bu günlerini Azime Hanım'a yazdığı bir mektubunda şu şekilde anlatır: "56'da mı dedin? 56'da ben resim yapıyordum kahvelerde. Karakalem ve pastel resimler... İnsan resimleri... Binlerce yaptım onlardan. Sonra arzuhal yazdım, başı daralana Temyiz Layihası yazdım, 'müdafaa' yazdım vatandaşlara, radyoya piyes yazdım. Ama DP'liler, sokmadılar piyeslerimi, geri çevirdiler hep. 56'da böyleydim ben. Sivas ili sınırları içinde olsaydın, belki tanırdın. Kabarık saçlı, ince, sarkık bıyıklı, dimdik yürüyen, yine böyle sinirli, daha çok öfkeli, gözü hep 'dışarda' bir vatandaştım. 'Takip edilmek'ten bıkmıştım. Otelde kalıyordum. Bir yandan da davalarıma giriyordum. Öğrenciler ve gençler kahvelere saldırıyorlardı beni görmek için.. polis öğrencilere saldırıyordu. Benim için, her şeye, herkese saldırıyordu. Ne yazdımsa o zamanlar, hepsini yakıyordum daha sonra. Umutsuzluk değildi bu, bıkkınlıktı. Yazı'ya inanmaz olmuştum, falan filan..." Hasan Hüseyin, 1959 yılında çevresindekilerin ısrarları üzerine Ağustos Şiiri'ni Dost dergisine gönderir. Bu, onun yayınlanan ilk şiiri olur. Şiirdeki adının Hasan Hüseyin olmasını da Dost dergisinin sahibi yayıncı ve öykücü Salim Şengil, o sıralarda Gürün'de bulunan Hasan Hüseyin'e bir mektup yazıp "Soyadın Korkmazgil ile şiirlerin bugünkü iktidarı tahrik edebilir kanısındayım, yayınlanacağı sırada izin verirsen yalnız Hasan Hüseyin adını kullanalım." diyerek istemiştir. Korkmazgil de bunu kabul eder.
·
160 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.