Daha sonraki Mısır firavunları Hyksoslulan barbarlar olarak nitelediler (Manetho tarafından aktanlan bir öyküde, ‘şehirlerini acımasızca yakıp yıkmış, tanrıların tapınaklarını yerle bir etmiş ve yerli halka zulmetmiş, ırkları belirsiz istilacılar’ olarak betimlenir.) Bunda bir gerçeklik payı olabilir. Orta Krallık dönemi Mısır kapalı dünyasına yapılan böyle bir tecavüz çok rahatsız edici olmalı. Bununla birlikte, Hyksoslular, kesinlikle, Mısır kültürünü yakıp yok eden uygarlaşmamış barbarlar değildi. Beraberlerinde koşumlu atlar, yeni zırh çeşitleri ve dikey tezgâhlardan çıkma dokumalar getirdiler. Lir ve lavtayı da onların tanıttığı biliniyor. Dahası, kendi kraliyet unvanlarına Ra’nın adını katıp bu isimleri hiyeroglif üzerine yazacak kadar Mısır kültürünü kavramış lardı. Mısır yöneticilerini de kullanmışlardır. Büyük olasılıkla, dışandan ge len yabancılar olarak konumlarını en iyi biçimde ifade ettiğini hissettikleri Tanrı Set’i, kendi durumlarına uyarladılar ve doğulu tanrılarının yanı sıra ona da tapındılar. Söylenecek bir şey varsa, o da Hyksoslular döneminin Mısır’ın yaşadığı bir kültürel zenginlik dönemi olduğudur