Gönderi

264 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
kitabı merak edenler için
Antoine Roquentin geçmişi reddetti. Geçmiş yok. Herhangi bir anlam yüklediği bir eşyası da yok. Evi yok. Şöyle bir bakınca babasını hatırlayacağı bir saati, çocukluğunu hatırlatacak bir dolabı, kendine ait bir dolabı yok. Arkadaşı yok, yapayalnız. Kendinden başka bir bilinç yok. Yaptığı tek şey kendi dışındaki bilinçsizleri gözlemlemek ve pek nadir yaptığı şeylerden biri olan düşünmek. Antoine son zamanlarda çok düşünüyor. Özler var etrafında ; Autodidacte, kütüphaneci korsikalı, M. Fasquelle, doktor... Belki de her biri birer kavram fakat Antoine' nin değil başkalarının kavramı. Marki De Rollebon, şu an bir hiç olan o adam, Antoine' de varoluyordu. Kendi deyimiyle " Kendi yaşantısını temsil etmek için benim yaşamımı kullanıyordu. Artık varlığımı hissetmiyordum, artık kendimde değil ondaydım". Sonra Antoine o sihirli sözleri söyledi: " Ben hangi sözleri söylemek gerekiyorsa onları söylemiştim. Geçmişin var olmadığını söylemiştim. Sonra aniden sessizce M. De Rollebon kendi hiçligine geri dönmüştü." ( M. De Rollebon Antoine' nin araştırdığı tarihi bi kişilik). Bu bilinç de sönmüştü artık Antoine' nin dünyasında sadece kendi bilinci vardı. Yumurta kabuğu çatlıyor. Benlik doğuyor. " Her şeyden önce kımıldamalıyım, kımıldamalıyım... Ah! Bekleyip duran şey uyarıldı, üzerime atıldı. Benliğime akıyor, onla doluyum. Korkulacak bir şey değilmiş. Şey dediğim, kendimmiş. Varoluş kurtulup üzerime atlayan bir varoluş, özgür kalıyor. VAROLUŞMAKTAYIM." şimdi soruyorum size varolmak için gerçekten bu denli arınmış olmamız mı gerekiyor, düşüncelerimiz sadece biz ve düşüncelerimiz mi olmalı ?
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202123k okunma
··
312 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.