Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ayet-Hadis Çelişki İddiası - Mürtedin Öldürülmesi Kuran'a Aykırı Mı?
Ayet-Hadis Çelişki İddiası - 2 Mürtedin Öldürülmesi Kuran'a Aykırı Mı? Hz.Peygamber şöyle buyurmuştur: "Dinini değiştireni öldürünüz." Bu hadis ilk bakışta ve mutlak olarak dinini değiştiren kimsenin öldürülmesi gerektiğini ifade etmektedir. Oysa İslam, "Dinde zorlama yoktur"(Bakara 256) ilkesiyle din ve vicdan özgürlüğünü teminat altına almıştır. Bir dine girmek nasıl özgür bir tercihle gerçekleşiyorsa, çıkmak da öyle özgür bir şekilde gerçekleşmelidir. Sırf bir düşünce nedeniyle dinini değiştiren kimse öldürülmeli midir? Yoksa hadiste geçen "din değiştirme" başka anlamlara mı gelmektedir? Bu hadis nasıl anlaşılmalıdır? Bize göre, hadiste geçen din değiştirme başka anlamlara gelmektedir. Ancak bu anlamı doğrudan hadisin kendisinden veya bir başka tarikinden tespit etmek mümkün gözükmemektedir. Bunun için konuyu başka rivayetler ışığında anlamak en isabetli yol olacaktır. "Dinini değiştireni öldürünüz" hadisi, "Müslüman bir kimsenin kanı, ancak üç şeyden dolayı akıtılır: Evli iken zinadan, adam öldürmekten ve dinini terk edip cemaatten ayrılmasından" hadisiyle birlikte düşünülmelidir. Burada sırf din değiştirmeye değil, cemaatten ayrılmaya vurgu yapılması dikkat çekicidir. Cemaat olgusu ise burada sırf dini, yani namaz ve mescidle ilgili bir olgu değildir. Bu konuyu ele alan Ahmet Ebu Süleyman'ın yaklaşımıi din değiştirme meselesinin zaman-mekan boyutunu açıklar mahiyettedir. Şöyle der: "İrtidat konusunun zaman-mekan unsuru, bazı Yahudi grupların irtidat taktiğini(yani önce Müslüman olmuş görünüp sonra onu topluca terk etme) kullanarak genç Müslüman cemaat arasında anarşi ve zihin karışıklığına sebep olmayı amaçladıkları bir komployla ilgilidir. Bu komplo ile umulan sonuçların Kuran'da anlatıldığı ayetler kayda değerdir: 'Kitap ehlinden bazıları şöyle dedi: İnananlara indirilene günün başında inanın. Sonunda inkar edin ki, belki dönerler...'(Ali İmran 72) İrtidat konusunda ilk İslami tavır, gördüğümüz gibi din ve vicdan özgürlüğünü değil, Müslümanlaştırma siyasetini bedevi kabilelere uygulamayı ve komployu boşa çıkarmayı hedef alıyordu. Geleneksel İslam siyasi düşüncesindeki inanç özgürlüğüne ilişkin kavram karışıklığı, Hz.Peygamber'in vahşi Arap kabilelerini Müslümanlaştırma siyasetinin ardındaki esas sebepleri İslam düşünürlerinin anlamamalarından ortaya çıkmıştır. Bu düşünürler, olayın cezai yönünü ve Hz.Peygamber irtidatı kınadığında ilk Müslümanların karşı karşıya bulundukları güvenlik ihtiyacını fark edememişlerdir. İlk halife Hz. Ebu Bekir'e karşı başlatılan irtidat savaşının br din ve vicdan özgürlüğü uygulaması ile alakası yoktu. Olay, kısıtlamalar getiren siyasi ve sosyal otoriteye karşı her zamanki bedevi tepkisinden ibaretti. Bu, Hz.Ebu Bekir hükümetine karşı zekat ödemeyerek Arabistan'ın yeni merkezi siyasi otoritesine karşı bir ayaklanmaydı." Bu ifadeler, din değiştirmenin nasıl bir sosyo-politik atmosferde cereyan ettiğini göstermektedir. Hadiste geçen "cemaatten ayrılma" da böyle bir atmosferi ima etmektedir. Hanefiler de irtidat meselesini mevcut İslami idareye savaş olarak değerlendirmişlerdir. Bundan dolayı, onlara göre irtidat eden kadının cezası ölüm değildir. Çünkü öldürme, küfür sebebiyle değil, savaşma şerrini önlemek için caiz kılınmıştır. Kafir olmanın cezası, Allah katında öldürmekten daha fazladır. O yüzden, öldürme cezası, savaşa fiilen katılana mahsustur ki, o da kadın değil, erkektir. s.197-199
Sayfa 197Kitabı okudu
·
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.