Bir gazetedeki fotoğrafı anımsıyorum. Nereye gittiği belli olmayan bir yolun ortasında bir çocuk bana bakıyor. Onun bir deri bir kemik vücudu, birbirine geçmiş gibi duran kol ve bacakları bana bütün diğer hasta, ihanete uğramış çocukları, bütün diğer ölü çocukları hatırlatıyor. Gözleri... Onun gözlerini anımsıyorum. O iri, bitkin gözler, onlar geceyi ve ölümü davet ettiler. İnsanın yolu böyle bir ıstırapla sonuçlanacaksa, büyümenin yaşamanın anlamı nedir?