Şeriatta kadının yeri olmadığı hatta erkeğin kölesi olduğu Uğur Mumcu ve Mumcu gibi yazarlar tarihi belgeler ile ortaya koymaktadır. Sadece kadın çocuk değil insan hakları doğa hakları hayvan hakların adı bile yoktur. Mumcu kitabından bir bölüm aktaralım.(((/Modern İslam devletinde bir de kadınların durumunun ne olacağına kısaca göz atalım. Bunların tümünün birden bir kara çarşaflılar ordusuna dönüşeceği, erkeğin dört kadınla evlenmesinin caiz olacağı, kocanın ağzından çıkacak bir «boş ol» sözüyle karısını boşayabileceği gibi, az çok bilinen ve beklenen şeyler üzerinde durmaya gerek yok. Burada vurgulanması gereken nokta, kadın ve erkek arasındaki eşitsizliğin, İslam hukukunun temelinde yatan esaslardan biri oluşudur.
Toplum hayatının her alanında ve her türlü ilişkilerde
şeriatın gözünde kadın ikinci sınıf bir yaratık, bir «yarım insan» sayılır.
Örneğin, mahkemede tanıklık konusunda, iki kadının tanıklığı bir erkeğin tanıklığına eş tutulur (bu, kadınlardan birisi unutursa, öteki ona hatırlatsın diyedir!). Miras hukukunda, erkek evlet iki hisse alırken, kız evlada ancak bir hisse düşer.
Kur'an'ın çeşitli ayetlerinde erkeğin kadına karşı üstünlüğü belirtilmiştir. Erkek, tam anlamıyla kadının efendisidir. (Bakara suresi, «Kadınlarınız sizin için tarladır, tarlanızı nasıl isterseniz ekin» der). Evlilikte, kadın kocasına mutlak olarak itaat edecektir. Peki, itaat etmezse ne olur? Böyle dikbaşlı kadınlara hadlerini bildirmek gerekir. Kur'an, «Onlara önce öğüt verin, sonra yataklarında yalnız bırakın, (yine fayda etmezse) onları dövün» diye emir buyurur (Nisa suresi).
Kısacası, günümüzde insan hakları bildirileri, uluslararası sözleşmeler, kadın erkek eşitliği konusunda ne derse desin, bunlar şeriat düzeninin yürürlükte olduğu ülkelerde geçerli değildir. İşte, kaba çizgileriyle, Rabıta'nın ve onunla «rabıtalıların» Türkiye'yi de içine katmak istedikleri «modem İslam devleti» modeli budur.
UğurMumcu)) /