İnsan yönetimi, tarım devriminden itibaren hep sorun olmuştur. Hatta savaşların temel nedeni de iktidarı ele geçirme hırsıdır. Ve ne olursa olsun sonuç hiçbir zaman değişmez, insanlık sonsuz bir savaş döngüsü içindedir. Daima birileri iktidardan memnun kalmaz, onu ele geçirmek için halkla beraber savaşır, iktidarı ele geçirdikten sonra ise devirdiği güç gibi davranmaya devam eder. Olan hep halka olur. Bu döngüyü değiştirebilecek güçe sahip olmalarına rağmen bunun farkında olmadıktan sonra kullanılmaya da devam edecektir. Sistem ne kadar değişirse değişsin halkın farkındalığı olmadıktan sonra yapılan tüm devrim ve başkaldırılar boşuna olacaktır. 1984 bu yönüyle inanılmaz derecede etkili bir kitap. Halkın uyanması gerçeğini suratımıza adeta tükürüyor. Kitapta üçüncü dünya savaşı sonrası bölünmüş olan üç ülkeden birinde, Okyanusya'da geçmektedir. Bu öyle bir ülkedir ki, eğlence tamamen yasak ve sadece sistemin size izin verdiği şeyleri yapabiliyorsunuz. Öyle ki duygular bile yasak ve düşündüğünüze ya da kendi kendinize dalıp gittiğinize dair bir mimik gösterirseniz Düşünce Polisi adlı kişiler sizi derhal yakalıyor ve yeryüzünden adeta yok ediliyorsunuz. Tele ekran adı verilen televizyonlardan 7/24 izlenip dinlendiğiniz için de bu yakalamalar oldukça kolay oluyor. Yasaklar öyle seviyelerdeki sadece aşık olduğunuz için sevişmeniz bile yasak. Yalnızca çocuk yapıp sistemin işine yarayabilecek "koyunlar" doğurmanız için evlenebilirsiniz. Sistemin başındaki Big Brother'a yalnızca itaat etmeniz yeterli değil ayrıca onu sevmeniz de gerekiyor. İşte sistem diğer tüm başarısız yönetim şekillerinin açığını bu şekilde buluyor. Diğer yönetimlerde yalnızca itaat var fakat Parti'nin yönetiminde Big Brother'ı deli gibi sevmeniz de gerekiyor. Böylelikle bulunduğunuz kötü durumun üstü kapanıyor ve tebrikler siz de bir koyunsunuz. Kitabı okurken aklıma direkt daha yakınlarda olmuş alkol yasağı geldi. Bu tür yasaklar küçük bir dalla halkı yoklama aracından başka bir şey değil. Eğer halk susarsa ve e bundan ne olacak derse, bilin ki koyunlaşmaya hazırsınız ve sistemin de en sevdiği halk tipisiniz. Bence Z kuşağı sağ olsun biz bu tipten şükür ki uzaklaşmaya başladık. Sosyal medyanın da sayesiyle artık her şey daha gözle görülür ve sorgulanır hale geldi. Umarım herkes artık gözünü cebimizdeki telefonlardan kaldırıp iktidara çevirebilir. Kitapta beğendiğim bir diğer nokta ise geçmişe hükmetme meselsi oldu. "Geçmişe hükmeden geleceğe hükmeder, bugüne hükmeden geçmişe hükmeder," Sistemin kullandığı aşırı mantıklı bir motto. Eğer geçmişi değiştirme gücüne sahipsen yaptığın tüm hataları başarı olaral gösterebilirsin ve bu da koyun halkın sizi sevmesini sağlar. Geçmişi değiştirirsen düzenbaz olmaktan çıkar ileri görüşlü bir lidere dönüşürsün. Bunu mantığı

Mustafa Hoş

Big Boss kitabında çok güzel anlatıyor. #41444446 "Çünkü NeoTürkiye'de "gerçek" en zor bulunan şey." Üzerinde durulması gereken onca konu var aslında kitapta. Ama genel olarak söyleyebileceklerim bunlar. Koyunlaşmamak için lütfen dikkatle okuyunuz. Sevgiler!