Hakikat, görünmeyen, bilinmeyendir!.. . . Hiç yaşamadan ölmek mi? Ölmeden doya doya yaşamak mı? . . Benimle olmuyor, ben ile olmuyor ; bu " ben" oldukça benden bir şey olmuyor!... . . Herşey eşinin ölümü üzerine oğullarının O'nu ücra bir adadaki ufak bir aşrama göndermek üzere aldığı bilet ile başlamıştı. Uçakta tanıştığı Madam ile sohbet o kadar iyi gelmişti ki, hiç düşünmeden birlikte uçaktan indiler ve soluğu Madam'ın evinde aldılar... Çok tuhaf olan bu evde, çok tuhaf olaylar bekliyordu adamı... Mesela, o incir ağacı.. Neden meyvesini yememeliydi... Ancak bir sabah, kendisine tahsis edilmiş gibi sürekli yanında olan uşağın telkini ile yediği incir ile halüsülasyonlarla dolu bambaşka dünyanın kapılarını aralamış oldu... Aslında bir nevi, bu süreç adamın kendisini bulma süreci gibiydi... Bu bambaşka dünyalar ve sohbetler adama ne katmıştı? Olması gerektiği gibi olabilecek miydi? . . Madamın evinden ayrıldıktan sonra, tesadüf mü kader mi bilemediği bir karşılaşma ile aşkı bulan Adam için yeni bir sınav da bu yeni aşkla başlıyordu... Adam ile aşkını bekleyen inanılmaz aşk ve bu aşkın getirdikleri ne olacaktı? Mutlu son diye birşey var mıydı? Peki son 'un olduğu yerde mutluluktan bahsetmek doğru muydu? Aradığımız cevapların hepsi ve fazlası eserimizde der hepinize şimdiden keyifli okumalar dilerim Kitapla kalın

El EleEddi Anter · Destek Yayınları · 202188 okunma

·

92 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Deniz Kart