Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

205 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Karabasanın içinde okuyucu da umutsuzca uyanmayı bekliyor
Nabokov deha ile delilik sınırlarında gezen dünyanın en zeki yazarlarından biri benim gözümde. Okuması son derece zor ve çetrefilli; hem zaman, hem sabır, hem de dikkat istiyor; zira Nabokov’un uçuşan, iç içe geçen, oraya buraya konan cümleleri eşliğinde her bölüm birbiri içine giriyor, oyuncular bir görünüp bir kayboluyor ve hikayeyi hakkıyla takip edebilmek hatırı sayılır bir emek gerektiriyor. "Bir yazara üç noktadan bakılabilir” demiş yazar; “bir öykücü olarak görülebilir, bir öğretmen olarak, bir büyücü olarak. Büyük bir yazar üç niteliği -öykücü, öğretmen, büyücü- birleştirir, ama onda ağır basan, onu büyük yazar kılan büyücülüğüdür.”. Büyücü olarak yarattığı o renkli, karmaşık, şaşırtıcı dünyada gezdiriyor Nabokov okuyucusunu ve okurundan ziyade kendi için yazdığı izlenimini yaratıyor; bitmek bilmeyen uzun betimlemeleri, sonsuz uzunluktaki paragrafları ve diyalogsuz cesur akışı ile… “İnfaza Çağrı” yazarın 1939 yılında basılan, erken dönem eserlerinden. Kafkavari, Orwell’i hatırlatan bir distopya; çarpıcı bir infaz hikayesi. İdam mahkumu Cincinnatus’un hücresine konuk ediyor yazar bizi ve idamdan önce hapishanede geçen son yirmi gününü anlatıyor. Cincinnatus’un somut bir suçu var mı bilmiyoruz, yazar arada bir pedofili hissiyatı yaratsa da merakımızı dozunda bırakıyor. Ancak bildiğimiz somut olmayan suçu, ve -acı ama gerçek!- toplumca bağışlanamayacak tek suçu, çevresindeki herkesten farklı olması! “Gizliliğin, dolayısıyla bireyselliğin olmadığı bir saydamlar ülkesinde saydamsızlığı savunan Cincinnatus düş kurmanın bile yasak olduğu bir hapishanede tek mahkum olarak idam edileceği günü beklemektedir” diyor yazar. Yıllarca hayatta kalmasını sağlayan “göze batmama” yeteneği onu yarı yolda bırakınca, çevresindeki bütün o yalancıların, rol kesenlerin, sahtekarların ortasında dürüst, gururlu ama çaresiz kala kalıyor ve şaşkınlıkla ölümünü bekliyor Cincinnatus. Kendinden başka hiçbir mahkumun olmadığı garip bir eski zaman kulesinde tutuluyor Cincinnatus; çevresindeki herkes oyun oynuyor, her şey bir dekordan ibaret sanki. Örümcek besleyen gardiyan, hücreye her girişinde kızıl renkli takma saç sakalını kuşanan cezaevi müdürü, ortada dolanan tedirginlik verici bir çocuk, her önüme gelenle yatan karısı, karısının ucube ailesi, aniden ortaya çıkan annesi, yan hücreye yerleşen ve kendisi ile arkadaş olmaya çalışan celladı… İçlerinde en masumu olan Cincinnatus hangi gün idam edileceğini öğrenemeden kafayı yememek için kendini yazmaya vermişken, diğerleri tiksindirici bir çıkarcılık sergiliyorlar. Bir karabasanın içinde, okuyucu da Cincinnatus gibi umutsuzca uyanmayı bekliyor. Nabokov sert ve ilginç çıkışları olmasına rağmen popülerliği de seven, eğlenceli, komik ve garip bir adam. Zenginliğinin ve ömür boyu para kazanma ihtiyacında olmamasının da verdiği özgüvenle ders verdiği üniversitede rock yıldızı gibi görülüyor, kelebek avlıyor, Playboy dergisinde yazıyor, Vietnam Savaşı’nı destekliyor, Tolstoy dışında kimseleri beğenmiyor, rahat tavırları ve ukalalığı ile halkın ilgisini çekerken rakiplerinin şimşeklerini üzerine çekiyor. Sivri dili ile topa tutmadığı yazar sayısı sınırlı; Dostoyevski’den Freud’a, Thomas Mann’dan Sartre’a, Camus’ya, laf söylemediği yazar yok. Hele karakterlerinin iç dünyasına odaklanan eserlerinin Freud’dan, Dostoyevski’den, Kafka’dan etkilendiğine dair yapılan yorumlar çıldırtıyor Nabokov’u. Sivri dili ile herkese laf yetiştirirken belki kendi özgünlüğünün hakkı verilsin istiyor. Ama ne derse desin “İnfaza Çağrı” -ve hatta “Cinnet”- bence
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
’den ilham almışa benziyor. Ölümü bekleyen çaresiz bir ruhun çırpınışlarını, insanın o derinlerdeki iç dünyasını etkileyici bir maharetle aktarıyor Nabokov. Dostoyevski’deki bu yeteneğin nörolojik sorunundan, sara hastalığından, kaynaklandığına inanırım. Nabokov da başka bir nörolojik farklılığın, sineztezyanın eşliğinde renkler üzerinde gezdiriyor bizi, o çok sevdiği kelebekler gibi… Çok etkilenmesem de beğendim “İnfaza Çağrı”yı. Bu karabasanın içinde seyahat etmek ve Nabokov’un dünyasında gezmek hoşuma gitti. Yine de Nabokov tarzına özel ilginiz yok ise ve sürükleyici bir kitap okumayı hedefliyorsanız önceliği “Lolita” ya da “Cinnet”e verebilirsiniz.
İnfaza Çağrı
İnfaza ÇağrıVladimir Nabokov · İletişim Yayınevi · 2007104 okunma
·
672 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.