Nasıl bir his biliyor musun?
Oda geniş ama sığamıyorsun,
Bak kapı orada ama çıkamıyorsun,
Pencere açık ama nefes alamıyorsun,
Bir şeyler düğüm düğüm dizilmiş boğazına,
Ama ne yutabiliyorsun ne atabiliyorsun…
#Anonim
Bir saat gelir, bir tel kopar, bir kiriş çatırdar, kuşlar havalanır önünden, bir bakarsın hayatının bütün camı çerçevesi inmiş, yine ayazda kalmışsın. Yüzünün cilası kazınmış, ellerin cebinde, enseni omuzlarına gömmüş, sağa sola boş boş, çaresiz bakıyorsun. Aklını toparlamak için gözlerini boşluğa dikiyorsun, kafanda bir uğultu, boşluktan çıkan boşluk, başka hiçbir şey yok.
Neyden kaçarsan ona koşarsın hep. Görmezden gelebilmek için bir şeyi, ilk önce görmen gerekir. Unuttum demek için hatırlamak gibi. Bir şeyi unuttum dediğin an, unuttuğun şeyi anımsarsın. Dolayısıyla unutmamış sayılırsın. Daha az hatırlarsın belki, unutamazsın hiçbir şeyi.
Pencerenin açık olmasını da odanın geniş olmasını da gözün görmüyor. Çünkü ne yutmak istiyorsun ne de atmak... Annenin hadi fırından iki ekmek al dediğini duyuyorsun ama beyninde işittiğin şeyle boğazında düğümlenen şey aynı.